Pardus-Linux.Org | Gezegen http://www.pardus-linux.org/rss/gezegen trDebian Wheezy Yayınlandı! http://ozgurilgin.wordpress.com/2013/05/05/debian-wheezy-yayinlandi/ <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/debian.png"><img class="alignleft size-full wp-image-2377" alt="debian" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/debian.png?w=627&#038;h=249" width="627" height="249" /></a></p> <p>GNU/Linux dünyasının en köklü ve en eski dağıtımlarından olan Debian&#8217;ın  7. kararlı sürümü olan Debian &#8220;Wheezy&#8221; yi yayınladı.</p> <p><span id="more-2376"></span>Debian 7.0 &#8220;Wheezy&#8221;de  şu yenilikler bulunuyor:</p> <p>-Çoklu işlemci mimarisi(mutiarch) desteği</p> <p>-Yeni kurulum programı</p> <p>-3. parti depoların  kullanılmasını gereksiz kılacak yeni kodek ve arayüzler.</p> <p>-Kişisel bulut(private cloud) kurabilmek için yeni araçlar</p> <p>-UEFI uyumluluğu(Halen Secure Boot uyumluluğu bulunmuyor)</p> <p>Ayrıntılı bilgi için <a href="http://www.debian.org/News/2013/20130504">şuraya</a> bakabilirsiniz.</p> <br /> <a rel="nofollow" href="http://feeds.wordpress.com/1.0/gocomments/ozgurilgin.wordpress.com/2376/"><img alt="" border="0" src="http://feeds.wordpress.com/1.0/comments/ozgurilgin.wordpress.com/2376/" /></a> <img alt="" border="0" src="http://stats.wordpress.com/b.gif?host=ozgurilgin.wordpress.com&#038;blog=12158341&#038;post=2376&#038;subd=ozgurilgin&#038;ref=&#038;feed=1" width="1" height="1" />Sun, 05 May 2013 08:14:43 +0000ozgurilginhttp://ozgurilgin.wordpress.com/?p=2376Valve’dan Haftasonu Çıkarması: Portal ve Left 4 Dead 2 http://ozgurilgin.wordpress.com/2013/05/04/valvedan-haftasonu-cikarmasi-portal-ve-left-4-dead-2/ <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/porl4d2.png"><img class="alignleft size-full wp-image-2369" alt="porl4d2" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/porl4d2.png?w=627&#038;h=249" width="627" height="249" /></a></p> <p>Steam uygulamasının GNU/Linux versiyonunu yayınlayarak oyun dünyamıza büyük canlılık getiren Valve,  Portal ve Left 4 Dead oyunlarının Beta versiyonlarını yayınladı.</p> <p><span id="more-2368"></span>Steam&#8217;in GNU/Linux versiyonun çıkacağının duyurulmasından sonra ilk adı geçen ve en çok beklenen oyun olan Left 4 Dead 2 ve Steam Linux betada iken ismi CDR veritabanına ilk düşen oyunlardan biri olan Portal 6 aylık bir geçikmeden sonra nihayet yayınlandı. Gecikmenin nedeni olarak pek çok spekülasyon da yapıldı. Benim tahminim L4d2, Half Life 2 ve yayınlanmayan diğer oyunların Valve&#8217;ın ev bilgisayarı projesi olan Steam Box&#8217;la birlikte yayınlanacağı idi. Neyse ki tahminimin yanlış çıkmasına sevindim:)</p> <p>Oldukça sürükleyici bir mekansal bulmaca oyunu olan Portal ve takım tabanlı-işbirlikli  FPS oyunu(veya benim deyişimle &#8220;Teslim olmayalım Halilim, aman kurşun saçalım&#8221;) olan Left 4 Dead 2 ile hepin(m)ize haftasonu iyi eğlenceler:)</p> <br /> <a rel="nofollow" href="http://feeds.wordpress.com/1.0/gocomments/ozgurilgin.wordpress.com/2368/"><img alt="" border="0" src="http://feeds.wordpress.com/1.0/comments/ozgurilgin.wordpress.com/2368/" /></a> <img alt="" border="0" src="http://stats.wordpress.com/b.gif?host=ozgurilgin.wordpress.com&#038;blog=12158341&#038;post=2368&#038;subd=ozgurilgin&#038;ref=&#038;feed=1" width="1" height="1" />Sat, 04 May 2013 06:26:04 +0000ozgurilginhttp://ozgurilgin.wordpress.com/?p=2368Weapon Test Dummies Oyun Tanıtımı http://ozgurilgin.wordpress.com/2013/05/03/weapon-test-dummies-oyun-tanitimi/ <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/weapontestkapak.png"><img class="alignleft size-full wp-image-2354" alt="weapontestkapak" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/weapontestkapak.png?w=627&#038;h=249" width="627" height="249" /></a></p> <p>Basit oyunlar içinde zindangezer türünden sonra en çok sevdiğim türdür <strong>kule savunması</strong>. Özellikle Plants &amp; Zombies oyunundan sonra bu türe karşı ilgi baya arttı. Her ne kadar bugünlerde piyasaya oldukça fazla kule savunması oyunu çıksa da iyi bir kule savunması oyununa asla hayır demem. Myoid firması tarafından geliştirilen java tabanlı bağımsız bir oyun olan Weapon Test Dummies henüz alpha aşamasında olmasınarağmen bu türün en iyi örneklerinden biri.</p> <p><span id="more-2353"></span><strong>OYUNUN OYNANIŞI</strong></p> <p>Oyunda amacımız silahlarımızı test etmek. Test için korkuluk hedefleri kullanılıyor. Yeşil noktalardan test alanına girmeye başlayan korkuluklar kırmızı noktaya ulaşmaya çalışırken biz de çeşitli yerlere taretler kurarak onları yok etmeye çalışıyoruz. Korkuluklar dalgalar halinde geliyor. Her seviyede 8-10-13 gibi belli sayıda saldırı dalgası gelirken her dalgadaki düşman sayısı bir öncekinden daha fazla oluyor. Korkuluklar taretlere zarar veremiyor.  Korkulukları yok ettikçe puan alıyoruz. Puanlarımızla ekranın sağ alt köşesinde gördüğümüz 4 temel çeşit taretten birini seçerek test alanında istediğimiz yere kuruyoruz. Bir seviyedeki tüm dalgaları başarılı olarak savuşturmak için kırmızı noktaya ulaşabilen korkuluk sayısının 20&#8242;den az olması gerekiyor. Aksi taktirde oyunu kaybediyoruz ve seviyeye baştan başlıyoruz. Ekranın sol yan kenarında gördüğümüz kırmızı çubuk kırmızı noktaya ulaşmaması gereken 20 korkuluğu temsil ediyor. Test alanında  kırmızı noktaya her ulaşan korkuluk bu sayıyı azaltıyor. Bunun yanındaki mavi çubuk enerjimizi temsil ediyor. Enerjimiz yavaş yavaş artıyor. Ekranın sol alt kenarında taretlerimiz var. Taret resminin yanındaki oka tıklayarak kurabileceğimiz dört tareti birden görebiliyoruz. Ekranın sağ alt köşesinde mayın düğmesi var. Eğer enerjimiz 10 ve daha yukarı ise buraya tıklayarak test alanındak herhangi bir yere mayın döşeyebiliyoruz. Mayın birden fazla korkuluğa zarar verebiliyor. Sol üst köşedeki ok ise oyunu hızlandırıyor. Savunmada herşey tamam diyorsanız buraya tıklayıp oyunu hızlandırarak sonuca hızlıca ulaşabiliyorsunuz.</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/weapon3.png"><img class="alignleft size-full wp-image-2360" alt="weapon3" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/weapon3.png?w=627&#038;h=393" width="627" height="393" /></a></p> <p>Her bitirdiğimiz seviyeden sonra Goto HQ düğmesine tıklayarak yeni bir teknolojiyi etkin hale getirebiliyoruz. Yeni teknolojiler dört ana taret grubununa ait ayrı ağaçlar şeklinde yer alıyor.</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/weapon4.png"><img class="alignleft size-full wp-image-2356" alt="weapon4" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/weapon4.png?w=627&#038;h=391" width="627" height="391" /></a></p> <p>Oyundaki ana silahlarımız olan taretlerden bahsedelim. Dört çeşit taretimiz olduğundan bahsetmiştik:</p> <p><strong>1)Gunner:</strong> Basit makinalı tüfek ateşi sağlayan beyaz renkli bu taret zayıf düşmanlar dışında pek bir işe yaramıyor. İleriki bölümlerde yol kapatmak için kullanılabilecek ucuz bir seçenek. Kurmak için 15 puan gerekiyor.</p> <p><strong>2)Corrosive Turret:</strong> Bu krem renkli taretler zehirli mermi atıyor. Vurulan korkuluk bir süre daha enerji kaybetmeye devam ediyor. Kurmak için 20 puan gerekiyor.</p> <p><strong>3)Elemental Turret:</strong> Bu mavi rekli taret, korkulukların içinden geçen delici mermiler atıyor. Bir mermi yok olana kadar yolundaki tüm korkuluklara zarar veriyor. Özellikle korkulukların dar bir koridordan topluca geldiği zamanlarda etkili oluyor. Kurmak için 25 puan gerekiyor.</p> <p><strong>4)Ion Prototype:</strong>Bu yeşil rekli taretler oyunun en güçlü silahı. Seri şekilde plazma mermisi atıyor. tek kusurları yenden doldurma süresinin uzun olması. Kurmak için 50 puan gerekiyor.</p> <p>Ayrıca seviye sonlarında Research bölümünden açtırdığınız yeni teknolojileri kullanarak taretlerinizi geliştirebiliyorsunuz. Kurmuş olduğunuz herhangi bir tarete tıkladığınızda ekranın sağ kenarında mümkün olan tüm geliştirmeleri görebilirsiniz. Eğer yeterli paranız varsa taretinizi hemen terfi ettirebilirsiniz.</p> <p>Oyunun ilk 3 seviyesi nispeten daha kolay, belli bir taktik gütmeden de oynanabiliyor. Ama sonraki seviyelerde biraz saksıyı yormamız gerekiyor. Genel taktik şu: korkulukları mümkün olan en uzun yoldan kırmızı noktaya ulaştırarak hem zaman kazanmak hem de yol boyunca kuracağımız taretler sayesinde daha çok isabet almalarını sağlamak. Aklınıza şu gelebilir: Kırmızı noktanın etrafını taretler ile kapatsak da oraya hiç ulaşamasalar? Nasıl olsa taretlere zarar veremiyorlar! Yanlış! Çünkü oyunda korkulukların yolunu değiştirebilirsiniz ama tamamen kapayamazsınız. Bunu yapmaya kalktığınızda yolu tamamen kapatamayacağınızı söyleyen bir uyarı alıyorsunuz. Örneğin korkuluklar 4 kapıdan birden geliyorsa kapılardan 4 &#8216;üne birden gunner kurarak engellemeniz yasak. Bunun için birini açık bırakıp bu noktaya ateş yoğunlaştırmanız gerekiyor.</p> <p>Faydalı olabilecek bir diğer taktik de şu: Taretleri kilit noktalara koyarak  ekonomik kullanmak. Örneğin U dönüşü yapan bir yolda U&#8217;nun içine kuracağınız bir taret hem yaklaşan hem uzaklaşan korkuluklara ateş edebilir.</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/weapon2.png"><img class="alignleft size-full wp-image-2362" alt="weapon2" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/weapon2.png?w=627&#038;h=352" width="627" height="352" /></a></p> <p><strong>GRAFİKLER ve SES</strong></p> <p><strong>WTD</strong>, basit grafikli bir oyun. Ses efektleri de öyle. Herşey vasat ama yeterli. Oyunda herhangi bir müzik duymadım.</p> <p><strong>SONUÇ</strong></p> <p>WTD, türe yeni bir şey getirmeyen bir oyun. Ama bazı oyunlar vardır ki yeni bir şey getirmese de o türün tüm özelliklerini en saf biçimde temsil ederek sevdirir kendini. İşte öyle bir oyun WTD. Onun için herkese gönül rahatlığı ile tavsiye edebilirim.</p> <p>Oyunu <a href="http://www.desura.com/games/weapon-test-dummies">Desura</a>&#8216;dan satın alabilirsiniz.</p> <br /> <a rel="nofollow" href="http://feeds.wordpress.com/1.0/gocomments/ozgurilgin.wordpress.com/2353/"><img alt="" border="0" src="http://feeds.wordpress.com/1.0/comments/ozgurilgin.wordpress.com/2353/" /></a> <img alt="" border="0" src="http://stats.wordpress.com/b.gif?host=ozgurilgin.wordpress.com&#038;blog=12158341&#038;post=2353&#038;subd=ozgurilgin&#038;ref=&#038;feed=1" width="1" height="1" />Fri, 03 May 2013 10:12:28 +0000ozgurilginhttp://ozgurilgin.wordpress.com/?p=2353Raspberry Pi Tanıtımı (1)- Raspberry Pi http://ozgurilgin.wordpress.com/2013/05/02/raspberry-pi-tanitimi-1-raspberry-pi/ <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/raspkapak.png"><img class="alignleft size-full wp-image-2318" alt="raspkapak" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/raspkapak.png?w=627&#038;h=249" width="627" height="249" /></a></p> <p>2008 yılında elektrik mühendisliğini bırakıp bilgisayar işine girmek gibi bir fikre kapıldım. Ama öyle alışılmış bilgisayarcılardan olmayacaktım. Üstünde GNU/Linux kurulu makinalar satacaktım. Kullanılmış eski model bilgisayarların üzerine hafif GNU/linux dağıtımları kuracak ve tıkır tıkır çalışan GNU/linux sistemlerini insanlara göstererek işlerin ille de güçlü yepyeni makinelerde Windows ile yapılması gerekmediğini, bunun ekeonomik ve özgür yollarının olduğunu kanıtlayacaktım. Hem bunu kanıtlayacaktım hem de sevdiğim bir işi yaparak para kazanmış olacaktım. Olmadı.</p> <p><span id="more-2317"></span></p> <p>Alamadığım maaşlarım yüzünden ne bunu yapacak maddi gücüm oldu ne de gereken azmi gösterebildim. Deneme için aldığım bir P3 makinayı da bilgisayarsız kalan bir arkadaşıma hediye ettim gitti. Daha sonra işler daha da kötüye gitti ve o gün için oldukça iyi sayılabilecek olan masaüstü bilgisayarımı satıp yaklaşık 1 yıl boyunca 10&#8243; lik bir netbook ile idare etmek zorunda kaldım. Bu 1 yıl benim için önemli bir deneyim oldu. Yavaş bir işlemciye ve düşük belleğe sahip bir bilgisayar ile nasıl en hızlı iş yapılır, hangi programlar seçilir de makine kasılmaz bunu öğrendim.  Bu yüzden birisi gelse de bana dünyanın en hızlı makinasını verse ben gene de 10 yıllık bir makinadan nasıl performans alınabileceğini düşünmekten haz duyarım. Raspberry Pi projesini duyunca da aynen böyle heyecanladım. Girizgahı fazla uzun tuttum sanırım. Buyrun cihazımızı tanımaya başlayalım:</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/rasptux.jpg"><img class="alignleft size-full wp-image-2321" alt="" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/rasptux.jpg?w=627&#038;h=404" width="627" height="404" /></a></p> <p><strong>RASPBERRY PI</strong></p> <p>Raspberry Pi Foundation tarafından okullarda bilgisayarın temellerinin öğretilmesi amacı ile yaratılan Raspberry Pi tek bir devre kartı üzerinde çalışan basit bir bilgisayar. Başlangıçta 128 MB bellekli A modeli ve 256 MB bellekli B modeli olmak üzere iki model halinde çıkması planlanan mini bilgisayarın B modelinin sonradan 512 MB bellekli bir Revision 2 modeli piyasaya sürülmüş. Benim sahip olduğum model B Revision 2 olduğu için size bununla ilgili bilgi vereceğim.</p> <p><strong>Yonga(Chip):</strong></p> <p>Raspberry Pi, BCM2835 sistem yüklü yongasını (SoC) kullanıyor. Yonga ARM1176JZF-S 700 MHz işlemci, 512 MB Samsung Bellek ve Broadcom Videocore  grafik işlemcisinden oluşuyor. ARM1176JZF-S işlemcisi 700 MHz&#8217;de çalışsa da raspi-config kullanılarak garantiyi bozmadan 1000 MHz&#8217;e hız aşırtılabiliyor(overclock).</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/raspkart.png"><img class="alignleft size-full wp-image-2322" alt="raspkart" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/raspkart.png?w=627&#038;h=470" width="627" height="470" /></a></p> <p><strong>GÜÇ:</strong></p> <p>Cihaz 5V Micro USB girişi üzerinden enerji alıyor. Herhangi bir akıllı telefonun micro USB şarj adaptörü ile çalışabiliyor. B modeli (Rev2) yaklaşık 3,5W enerji harcıyor. Normal sınırlar içinde kullanıldığında herhangi bir soğutmaya ihtiyaç yok ama cihazı garanti koşullarının dışına çıkaracak hız aşırtım denemelerinde heatsink kullanılabilir. Hatta internette sulu soğutma deneyen bile var.</p> <p>Cihaz depolama için hehangi bir seçeneğe sahip değil. Depolama alanı alanı olarak SD kart yuvasına takacağımız SD kartı kullanıyor. Raspbian ve Pibang gibi Debian tabanlı GNU/linux dağıtımlarını kurabilmek için en azından 4 GB boyutunda bir SD karta ihtiyacımız var.</p> <p><strong>GİRİŞ ve ÇIKIŞ YUVALARI</strong></p> <p>-1 Adet Micro USB yuvası</p> <p>-2 Adet USB Yuvası</p> <p>-1 Adet RJ45 Ethernet girişi</p> <p>-1 Adet HDMI Yuvası</p> <p>-1 Adet RCA Yuvası</p> <p>-1 Adet Ses Çıkışı</p> <p>-1 Adet CSI(LCD display) Çıkışı</p> <p>-1 Adet CSI(Kamera) Çıkışı</p> <p>-1 Adet SD kart yuvası</p> <p>-1 Adet GPIO</p> <p>Cihaz HDMI kablosu ile HDMI girişil monitör veya televizyonlara bağlanabildiği gibi RCA yuvası aracılığı ile analog televizyonlara da bağlanabiliyor. VGA ile kullanmak için ise bir HDM/VGA çeviriciye ihtiyacınız var. Piyasada ender bulunan HDMI/VGA kabloları ise işinize yaramayabilir, Çünkü dediğim gibi bu cihazı bir VGA monitör ile kullanabilmek için yalnızca çevirici kabloya değil  aynı zamanda çevirici bir cihaza da ihtiyacınız var ki bu da pek ekonomik bir çözüm değil.</p> <p>CSI çıkışları ile kamera ve LCD display enkranlarına kumanda edebiliyorsunuz.</p> <p>Bir de hobi elektroniği/otomasyon meraklılarını sevindirecek GPIO terminallerimiz var. Buradan kit üzerine kurduğumuz elektronik devreleri kontrol edebiliyoruz.</p> <p><strong>KUTU İÇERİĞİ</strong></p> <p>Raspberry Pi&#8217;nin kutu içeriği 1 adet Raspberry Pi ve 1 adet bilgilendirme kağıdından oluşuyor. Raspberry&#8217;yi çalıştırmak için mutlaka gerekli olan SD kart, Micro USB güç adaptörü ve HDMI(veya analog TV&#8217;ler için RCA) kablosu kutu içeriğine dahil değil. Bunları dışarıdan edinmeniz gerekiyor.</p> <p><strong>Mutlaka gerekli olan bileşenler</strong>: SD KART, Micro USB adaptörü ve HDMI kablosu</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/s5004180.jpg"><img class="alignleft size-full wp-image-2344" alt="" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/s5004180.jpg?w=627&#038;h=470" width="627" height="470" /></a>Bir de isteğe bağlı bileşenler var. eğer elinizde yoksa edinmeniz işlerinizi kolaylaştırabilir. Bunlar: Kutu, USB çoklayıcı(kendinden güç adaptörlü olanlar tercih edilir) ve USB kart okuyucu adaptörü. Bilhassa kutu büyük kolaylık sağlıyor. Raspberry&#8217;mizde 2 adet USB yuvası olduğu için fare ve klavyeyi taktığımız zaman boşta yuva kalmıyor. Ayrıca cihazımızın 3,5W gibi düşük bir güce sahip olduğunu düşünürsek kendinden güç adaptörüne sahip olan bir USB çoklayıcı kullanmak en iyisi. Dizüstünüzde ve bilgisayarınızda dahili kart okuyucunuz yoksa piyasada oldukça ucuza bulunan kart okuyuculardan edinebilirsiniz.</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/s5004181.jpg"><img class="alignleft size-full wp-image-2345" alt="" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/s5004181.jpg?w=627&#038;h=470" width="627" height="470" /></a></p> <p><strong>İŞLETİM SİSTEMİ</strong></p> <p>Raspberry Pi, kutu içeriğinde herhangi bir işletim sistemine sahip değil. Kullanmak istediğimiz işletim sistemini seçip SD karta yükleyerek kullanmamız gerekiyor.</p> <p>Bu konuda seçeneklerimiz var:</p> <p><strong>Raspbian:</strong>Debian Wheezy tabanlı bir GNU/linux dağıtımı. LXDE masaüstü ortamını ve openbox pencere yöneticisini kullanıyor. Debian Wheezy&#8217;nin armhf ve all ibareli paketlerini kullanıyor.</p> <p><strong>Pibang:</strong>Raspbian ve Crunchbang dağıtımlarını taban olarak kullanan bu dağıtım hehangi bir masaüstü ortamına sahip değil. openbox+tint2 pencere yöneticisini kullanıyor. Raspbian üstünde paket kurmanın oldukça uzun zaman almasından yola çıkılarak dağıtımda kurulu olarak gelen yazılımların sayısı geniş tutulmuş. Bu yüzden de kurulu için kullanılan imajın büyüklüğü oldıkça fazla:(3,9 GB)</p> <p><strong>RiscOS:</strong>ARM işlemcili bilgisayarlar için hazırlanmış  bir işletim sistemi olan RiscOS Raspberry Pi kullanıcılarına ücretsiz olarak sunuluyor. BeOS ve Haiku&#8217;ya benzettiğim bu işletim sistemi hızlı ama hakkında fazla bilgi sahibi olmadığım için çok fazla yorum yapamayacağım.</p> <p><strong>Arch Linux ARM</strong>:GNU/linux&#8217;çu bilgisayar kurtlarının gözde dağıtımı Arch Raspberry Pi kullanıcılarının da hizmetinde!</p> <p><strong>RaspBMC</strong>: XBMC Frodo tabanlı RaspBMC, Raspberry&#8217;nizi medya merkezi haline getiriryor.</p> <p><strong>OpenELEC: </strong>XBMC tabanlı bir başka dağıtım olan OpenELEC bilgisayarınızı şık bir medya merkezi haline getiriyor. Medya dışında pek çok işlevi de bulunan OpenELEC pek çok eklentisi ile hizmetinizde.</p> <p>Tabi ki bunların yanında Raspberry için daha bir sürü proje de yürütülmekte. Ufak bir arama ile bunlara ulaşmanız mümkün.</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/raspbian.jpg"><img class="alignleft size-full wp-image-2347" alt="raspbian" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/raspbian.jpg?w=627&#038;h=386" width="627" height="386" /></a></p> <p><strong>KULLANIM VE İLK İZLENİMLER:</strong></p> <p>4 GB&#8217;lık SD karta Raspbian işletim sisteminin en son sürümünü kurduktan sonra cihazın SD kart yuvasına takarak cihazı tv&#8217;ye ve micro USB adaptörüne takarak sistemi başlattım. Sorunsuz bir başlancıçtan sonra raspi-config ekranı karşıma geldi:</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/raspi-config.png"><img class="alignleft size-full wp-image-2349" alt="raspi-config" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/05/raspi-config.png?w=627&#038;h=373" width="627" height="373" /></a>Buradan kök dosya sistemini kart bıyutuna genişletme, klavye düzenini ayarlama, zaman dilimi ayarlama, bellek paylaşımını ayarlama, yönetici şifresini değiştirme, masaüstünü ön tanımlı olarak başlatma ve SSH&#8217;ı etkinleştirmek gibi yapılandırma ayarlarını yaptıktan sonra konsola düşerek startx komutu ile grafik arayüzü başlattım. LXDE masaüstü ortamı beni karşıladı.(Bir dahaki yazımda Raspbian işletim sisteminin kurulumu anlatacağım o yüzden yapaılandırma ayarlarını ayrıntılı olarak anlatmıyorum)</p> <p>Paket kurulumunu için ön tanımlı synaptic falan gibi bir arayüz yüklü gelmediğini gördüm. Paket kurma işlemlerini konsoldan yapmak bazen daha pratik olabilir ve buna kolay alıştım. Siz dilerseniz synaptic kurabilirsiniz.</p> <p>Paket kurmak demişken şuna dikkat ettim: Raspberry&#8217;de paket kurmak tam bir işkence. Çünkü işlemci çok yavaş olduğu için pidgin gibi bir programı 1000 MHz turbo kipinde bile kurmanız 15-20 dakikayı bulabiliyor ve kurulum boyunca işlemciniz %100 kapasite çalışıyor. Ayrıca Midori ve Iceweasel ağ tarayıcıları ile Google+ sayfasına girmeye kalktığımda cihazın felç olduğunu ve tüm işlemci gücünü ağ tarayıcının sömürdüğünü gördüm.  Dillo 2 gibi tarayıcıları kullanmak da mümkün ama yalnızca 199o&#8217;ların ortasında internetin neye benzediğini merak edenler denesin bunu. Benim bulduğum en iyi çözüm ise netsurf ağ tarayıcısı ile gtalk ve facebook xmpp hesaplarını aktifleştirdiğim pidgin&#8217;i kullanmak.</p> <p>Çoklu ortamda durumun nasıl olduğunu soruyorsanız Raspbian&#8217;da mp3 ve mp4 gibi ortam biçimlerini oynatabilmek için MPEG-2 ve VC-1 kodeklerini satın almanız gerekiyor.</p> <p>Bunun dışında cihaz rj45 ethernet girişinden kablolu olarak internete bağlanabiliyor. Ayrıca USB kablosuz adaptörlerini kullanarak internete bağlanmak mümkün ama her marka kutudan çıktığı gibi desteklenmeyebiliyor. Kablosuz adaptörler ile ilgili iyi bir araştırma yapmadan almayın derim . Ayrıca kablosuz adaptörü cihazınızın USB&#8217;sinden gerekli gücü alamayacağı için kopmalar yaşanabilir. Bunun için de kendinden güç adaptörlü USB çoklayıcı kullanmanız şart.</p> <p>Şimdilik edindiğim izlenimler bunlar. Bu küçük cihaz, Debian gibi geniş tabanlı bir GNU/linux dağıtımı ile masaüstü bilgisayarların yaptığı herşeyi yapabiliyor. Antiparantez: İşlemcisinin yettiği herşeyi.</p> <p>Bir sonraki yazımda Raspbian İşletim sisteminin kurulumunu anlatacağım.</p> <br /> <a rel="nofollow" href="http://feeds.wordpress.com/1.0/gocomments/ozgurilgin.wordpress.com/2317/"><img alt="" border="0" src="http://feeds.wordpress.com/1.0/comments/ozgurilgin.wordpress.com/2317/" /></a> <img alt="" border="0" src="http://stats.wordpress.com/b.gif?host=ozgurilgin.wordpress.com&#038;blog=12158341&#038;post=2317&#038;subd=ozgurilgin&#038;ref=&#038;feed=1" width="1" height="1" />Thu, 02 May 2013 20:17:12 +0000ozgurilginhttp://ozgurilgin.wordpress.com/?p=23171 Mayıs 2013 http://fadike.com/?p=367 <div id="attachment_368" class="wp-caption aligncenter" style="width: 423px"><a href="http://fadike.com/?attachment_id=368" rel="attachment wp-att-368"><img class=" wp-image-368 " title="1 Mayıs" alt="1_Mayıs_logosu" src="http://fadike.com/wp-content/uploads/2013/05/1_Mayıs_logosu.jpg" width="413" height="490" /></a><p class="wp-caption-text">Emekçidir dünyayı sırtlayan, barışı, adaleti elleriyle yaratan.</p></div> <p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">1 Mayıs&#8217;ı tatil yapmalarının nedeni işçiyi AVM&#8217;lere sokuşturup delice alışvıriş yapmasını sağlamaktı, emekçileri sevdiklerinden değil, <em>&#8220;yetmez ama evetçilere&#8221; </em>de selam yolladılar: bakın ne kadar delokrat ve her kesime eşit mesafedeyiz.</span></p> <p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Ancak işçi nasıl delice alışveriş yapsın, çılgınlar gibi sütünün yağı azaltılmış latte coffee içsin <strong>StarFUCKs</strong>larda 774 lira 94 kuruş maaşla? İsyan etti ve kendisinin, önderlerinin, geçmişlerinin kanla kazandığı alanlara inip <em>eşit işe eşit ücret, adalet, sağlık, eğitim ve BARIŞ</em> için haykırdı! </span></p> <p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Dağdan değil, lüks otomobillerden değil, ormanın kalbine saplanmış ultra lüks konutlardan değil de varoşlardan indiği için yedi sırtına polis tekmesini copunu, soludu hardal gazını, kör oldu gözleri biber gazıyla&#8230; </span></p> <p><span style="font-size: medium;">1 Mayıs bayram değil eylem günüdür faşizmin hükümdarlığında. Çünkü İstanbul&#8217;u karantinaya alanlar kendi kaçış delhizlerini kazanlardır.</span></p> <p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Şimdi sorabilirsiniz: seneye 1 Mayıs tatil mi?</span></p> <div id="attachment_369" class="wp-caption aligncenter" style="width: 506px"><a href="http://fadike.com/?attachment_id=369" rel="attachment wp-att-369"><img class="size-full wp-image-369 " alt="mitin-gozuyle-1-mayis-1977" src="http://fadike.com/wp-content/uploads/2013/05/mitin-gozuyle-1-mayis-1977.jpeg" width="496" height="248" /></a><p class="wp-caption-text">Yıl dokuz yüz yetmiş yedi, unutulmaz yılın adı&#8230;<br />1 Mayıs bayramı idi&#8230;<br />Sorarlar bir gün sorarlar&#8230;</p></div> <p style="text-align: center;"> <div align="right"><div class="sharexyWidgetNoindexUniqueClassName"><div id="shr_11422099"></div></div></div><div align="right"><div class="sharexyWidgetNoindexUniqueClassName"><div id="shr_11422099"></div></div></div>Thu, 02 May 2013 08:17:34 +0000Fadikehttp://fadike.com/?p=367Likya Yediburunlar Bisiklet Turu 22 Nisan 2013 son gün http://fadike.com/?p=344 <p dir="ltr"><strong>Giriş</strong></p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Ağrıyan bacaklar, sızlayan dizlerle uyandığımız üçüncü ve son gün sabahı biraz erken davranmak gerekiyordu. Odalar boşaltılacak, çadırlar, eşyalar toplanacak, kahvaltı yapılacak, son hazırlıklar ve gözden geçirmelerle birlikte kamp alanını boşaltıp eşyaları araçlara yükleyip yola koyulacaktık.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Dile kolay 596 rakımdan 100 rakıma inilecek ve sonrasında durmaksızın 1200 rakıma dek çıkılacaktı. Haliyle sıkı bir kahvaltı yapmak şart derken, dünden kalan ve yetişen alıyordan sonra kalanlarla kahvaltı yapmak zorunda kaldık. Hatta kimi arkadaşlara da yetmedi kahvaltı, pay edelim dedik ama pay edilecek bir şey de kalmadı. Organizasyon burada eksik kaldı: ya eli yetmedi kahvaltılara ya da parası. Geç kalkmak, geç toparlanmak değil sorun; herkes aynı anda sıraya girse dahi yine yetmeyecekti kahvaltı.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Çadırları toplayıp odaları boşalttıktan, bisikletlerimizi son kez gözden geçirdikten sonra yine iki grup halinde Sidyma’dan Ölüdeniz’e ulaşmak için yola çıkıldı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><strong>Sidyma’dan Alınca Köyüne, Karaağaç Ormanın&#8217;dan 1186 Rakıma ve Ölüdeniz&#8217;e iniş</strong></p> <p><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/bvaj68Fow9yItstK_lA0cHX7YMeGhz5-374TG5u8Lyym-lVMZTOufpUF0ws5amPi3dyoBTQQ6i0aYNU01zhnZYNzYA4qb0MNJ0F15vjid0Kaeq8Wuysdq2QZHw" width="618px;" height="327px;" /></b></b></p> <p dir="ltr">Resim: 1: Sidyma’dan çıktık yola.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Kamp alanından çıkıp Dodurga-Yediburunlar yol ayrımına dek dikkatlice indik, ancak yine de Gözlükkuyu Köyü inişinde kaza olmasına engel olamadık. Pedalşörlerden beyaz Serkan hızını alamadığı gibi mıcıra girip sürüklendi, sağ dizi ve bileği incindi, ilk müdahaleyi orada yaptık. Kaza her an olabilir, önemli olan azarlamak değil anında müdahale edip şoka girmesini önlemektir kişinin. Yolu kapatmadan açık yaralarına müdahale edip Serkan’ı biraz soluklandırdık, yanında bir-iki Pedalşör bırakıp kalanların yola devam etmesini istedik.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Yediburunlar yol ayrımından (başlangıçtan 5 Km) içeri girdiğimizde Şafak abi, İbrahim, Levent, Yaprak, İnci, Pınar ve ben önlü arkalı bir şekilde hafif hafif kendini hissettiren eğime karşı Karacadağı karşımıza alıp pedallıyorduk ki, Boğaziçi Köyü girişinde (başlangıctan 8 Km, rakım 300) %10 eğim tabelası karşıladı bizi. Çilemiz başlıyordu&#8230;</p> <p><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh3.googleusercontent.com/V7OaDGD2RvHAZhqVnde5J8WcDSDQIS6IO5atE46ikKQuc4yzP5_tNMovSkwLHb3vUvE2fWroCc4_zD9dUJwwjy3FCmCcLh0OqWSI1AvK56r6hU3VNsB7aYW01g" width="627px;" height="311px;" /></b></b></p> <p dir="ltr">Resim 2: Pedalşörlerden Levent, İbrahim ve Mert hemen önümüzde</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Sağlı sollu ağaçlarla kaplı köy yollarından geçtikçe çocuklar peşimize takılmadı değil yılların eskitemediği bisikletleriyle. Yol önümüzde dümdüz ilerlerken karşımızda ise bulutlara gömülmüş bir şekilde Karaağaç Ormanına ev sahipliği yapan tepeler yükseliyordu.</p> <p><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh3.googleusercontent.com/Jo-o_ioLdaQu75yJeg36A7U3BY1IZTIscL9z4fCj8augIeYsO2svrTTC46fGrZxkQroa0IbjHA0Sq0E5KPNrGAb6dF3ouWh1o79P_vvhwhWdqay3iaLuGl7Z_A" width="622px;" height="402px;" /></b></b></p> <p dir="ltr">Resim 3: %10 eğime kafa tutan Pedalşörler: Yaprak, Şafak, Mecal ve İnci</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">10. Km’de Avalan Köyünü de usul usul tırmanarak geride bıraktığımızda rakım 400 olmuştu. Bu arada Pedalşörler de iki gruba ayrılmıştı: kaza geçiren Serkan ile birlikte kalan, Çetin Abinin liderlik ettiği grup ve önden ilerleyen Şafak abi ile benim bulunduğum grup.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Bir önceki gün Aykut’un yanımıza gelip de verdiği detaylı tur bilgilerine harfi harfine uymuş olmalyız ki, zaten yol tek, başka yok, nasıl uymayalım, Yediburunlar manzarası sol tarafımızda açılmaya başladı. Güneş mi? O zaten sürekli tepemizde ve sabah sabah yanmaya başladık yeniden.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">12 Km’de ise bizi doğanın güzelliği karşıladı: Yediburunlar manzarasına karşı yemyeşil otların arasında boy gösteren papatyalar! Bu davete karşılık vermemek olmazdı. Hemen incitmeden girip arasına bol bol fotoğraf çektik, kokladık elverdiğince, içimiz baharla doldu, daha bir güçlendik.</p> <p><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/FdM6umwfV4twhBrlvoZ6cntIsbD1UhqKbLh6gvTZLy5BEd0OorHoiYpSKL_tJfIZ_vrbEE7RS0ygCz2TeKaMNjfVqEdVMQXod-WtDABAmJ6mUDSPtJW16SG_JQ" width="621px;" height="466px;" /></b></b></p> <p dir="ltr">Resim 4: Doğanın binbir güzelliğinden sadece birisi: papatyalar</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Manzara sol tarafımızda bir kere açılınca insanın hiç bisiklete binesi gelmiyor, ama daha varılacak bir memleket var uzaklarda, bu yüzden sürmeliyiz. Fazla değil papatyaları arkamızda bırakır bırakmaz masmavi denize doğru bir ok misali uzanan İnceburun çıktı karşımıza, hayran hayran izledik.</p> <p><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/8VVe1I72WbG-KthQXIon09ffwZgW4b_mDHKZCuxeSJDEYs646TZd_wlM1K8YsOny2EwH0hvOZNSk2lqNSpFBa0LdW1AVKF9mhZz4RN8-4pFzpZn-mrA-6pzXkg" width="621px;" height="466px;" /></b></b></p> <p dir="ltr">Resim 5: İnceburun, Fethiye, Muğla, Türkiye</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">İnceburun’u solumuza alıp 500 rakıma doğru tırmanırken ağaçlar arasından masmavi güzelliklere ev sahipliği yapan koylar da önümüze çıkıyordu. Tek dileğim her yere AVM dikip, koylara, güzelim ormanlara lüks oteller yapanların ellerinin buralara uzanmaması.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Hava sıcaklığı arttıkça mataralarımız da boşalıyordu. 15. Km’de 600 rakımda zorlu bir tırmanış sonrası kendi halinde usulca akan bir pınar görünce vahaya varmış gibiydik. Kana kana su içip yanmış başımızı kollarımızı yıkayıp mataralarımızı doldurduk. Pınara yaklaşıp da “içiliyor mu su?” diyen bir arkadaşın masum sorusu hepimizi güldürdü. Bundan daha doğalını bulmak için illa süpermarketten fabrikada şişelenmişini mi almalı?</p> <p><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/HBYSK-Ord5RgRn1pU-z_sD8BEgIo0acjurcMjLYfNxhXk0RyQJjkUvon7NMHLJbq7oFT-CKA0-b6iJ06d2NBAC8srFlEeab-4A1ptmbAtJwdTrr3Xc61oa1bAw" width="620px;" height="465px;" /></b></b></p> <p dir="ltr">Resim 6: Serkan ve ben pınarı bulunca suyu kirletmeden kana kana içtik herkesten önce.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Pınarı geride bırakıp tırmanya devam ettikçe bulutlara daha bir yaklaşıyorduk. Artık güneş ısıtmaz olmuş, hava da hissedilir ölçüde serinlemişti. Hazırlıklız yakalanmıştık kısa formalarla, üşüyeceğimiz artık belliydi.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Tırmana tırmana 17 Km ve 720 rakımı geride bıraktıktan sonra Alınca Köyünde mola verildi. Aslında burada verilen kişi başı 1-2 börek ve çayın öğlen yemeği olduğunu herkes tur bittikten sonra anlayacaktı. Tabii burada turu düzenleyenlerin de sorumsuzluğu rakımlar kadar yüksek, zira öğlen yemeği diye verilen börek kimseye yetmediği gibi tur bitince de katılımcıların çoğu açlıktan kırılıyordu.</p> <p><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh3.googleusercontent.com/FK2Dc3qMaxgYCgluTQKMUOi3_JPrtCNu8R7hB8pNIyeujstG3DqxaPn2OOOqcGe2PqqmYxnMK-n9T6f53vtP63HKtTMQ9GZA2M27VjC4Ng_CDFJxGlle9RUB1A" width="620px;" height="467px;" /></b></b></p> <p><b><b>Resim 7: </b></b>Öğlen yemeği niyetine birer börek yedikten sonra yola çıktığımızda bulutlar bizleri selamlıyordu.<b><b><br /> </b></b></p> <p dir="ltr">Yaklaşım yarım saat dinlendik ve geride kalan Pedölşörlerin gelir gelmez ilk ekip olarak yola koyulduk. Daha tırmanılacak bir 500 rakım daha vardı, sonrasında zamanımız kalırsa Ölüdeniz.</p> <p><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/KPDXJ68LNqvDPMXaDS3MYLkPlwN7TzrgRG_-nGk-UyMpmxP_ypXrCVu0pyYwfQX8MfY-Y1P7W_dyuawzKq07Aff_y74ovBKvqEZK4sbtC-r0QfKpMfR-zv7IzQ" width="621px;" height="466px;" /></b></b></p> <p dir="ltr">Resim 8: Serkan yine iyi, hiç olmazsa uzun kollu içliklerini giyinmiş; ya ben? Bayağı üşüdüm.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">920 rakım yukarıda hava o kadar soğudu ki güneşi arar olduk ve daha yolun başındayken ettiğimiz şikayetleri geri aldık. Bulutlar yere yakın, içlerinden geçiyoruz adeta. 18 Km’de çeşme başında durup geride kalanları beklemeye başladık. Karaağaç ormanına çıkan yollar bir hayli çetin, vitesler yetmese de gücümüz tükenmedi hâlâ. Artık toplu halde birbirimizden kopmadan ilk grup olarak yol almaya başladık.</p> <p>&nbsp;</p> <p><b><b><a href="http://fadike.com/?attachment_id=359" rel="attachment wp-att-359"><img class="wp-image-359 alignnone" alt="o92" src="http://fadike.com/wp-content/uploads/2013/05/o92.jpeg" width="621" height="466" /></a> </b></b></p> <p dir="ltr">Resim 9: Karaağaç Köyü girişi</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">20. Km’de 1040 rakımı gördükten sonra asfalt yol bitip hafif engebeli toprak yol başladığında dağ keçilerine, koyun sürülerine kardeş olmuştuk. Yolun düz olmasını fırsat bilerek aralıksız 4 saattir rampa tırmanan bacaklarımızı dinlendirerek düşük hızla yol almaya başladık.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Ancak Karaağaç Ormanı bir iniş bir çıkış, bir düz yol şeklinde ilerlediği için dinlenmemize izin vermedi. Ormanın kuralları geçerlidir diyerek çaresizce boyun eğip ilerlerken karşımıza Ölüdeniz 19 Km yazan bir tabela çıkınca sevindik, doğru ya rampalar bitecek artık inişe geçecektik.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Bulutların içinde sürdükçe üşümemek için denizde kullanmak için yanımızda taşıdığımız mayolarımızı giyip havlularımızı sardık belimize, etkili oldu da, hiç olmazsa üşümemiz azalmıştı.</p> <p>&nbsp;</p> <p><a href="http://fadike.com/?attachment_id=360" rel="attachment wp-att-360"><img class="alignnone wp-image-360" alt="2013-04-22 13.03.37" src="http://fadike.com/wp-content/uploads/2013/05/2013-04-22-13.03.37.jpg" width="621" height="466" /></a></p> <p dir="ltr">Resim 10: Babadağ Zirvesi tabelası önünde biz kendi zirvemizi yatık!</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Günün en yüksek rakımı 1186’yı 23. Km’de Babadağ Zirvesine yol gösteren tabela altında geçerken bol bol fotoğraf çektirdik ve artık sürekli inişimize başladık. Yalnız arazi son derece dağınık toprak ve irili ufaklı taşlardan oluştuğu için en ufak bir hızlanmada bile kontrolü kaybetme riskimiz vardı; bu yüzden hepimiz dikkatli inmeye başladık. Üstelik bulutlar hâlâ önümüzde yol aldığından görüş mesafemiz de azalıyordu.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p><a href="http://fadike.com/?attachment_id=362" rel="attachment wp-att-362"><img class="alignnone wp-image-362" alt="o98" src="http://fadike.com/wp-content/uploads/2013/05/o98.jpeg" width="621" height="466" /></a></p> <p dir="ltr">Resim 11: Pedalşör Yaprak rampadan dikkatlice inerken.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Yılan misali kıvrıla kıvrıla inen yollardan ortalama 18-30 Km/s hızla inerken bulutları da sırtımızdan atıyorduk. Etrafımız toprak ve çam, selvi, sedir ağaçlarıyla çevrili önümüz ise denizin mavilikleri. Yolun her sert kıvrımında bağırarak arkadan gelenleri uyarıyorduk, hatta birimiz kalıp arkadan gelenleri yavaşlaması konusunda el kol işaretleriyle uyarıyordu.</p> <p>&nbsp;</p> <p><a href="http://fadike.com/?attachment_id=363" rel="attachment wp-att-363"><img alt="Ekran görüntüsü - 01-05-2013 - 13:54:13" src="http://fadike.com/wp-content/uploads/2013/05/Ekran-görüntüsü-01-05-2013-135413.png" width="394" height="288" /></a></p> <p dir="ltr">Resim 12: Karaağaçtan inerken geçtiğimiz zorlu orman yolları</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Yoksa hızını alamayan bir arkadaşımızın sonu bir alt yola bağlanan yamaçlardan uçması içten bile değildi. Zira 1100 rakımdan 900 rakıma indiğimiz 4 Km bir hayli tehlikeli ve sertti.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr"><img class="alignnone" alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/kTUi3JRKX4ONGS3h92zyitA_vxuHTaF3tMB4BPxFZEXEAv-DwVEszOyLj8fShQH9KV7gY2a8eNZo3TGRorngbXut3ub167C6NgpaU1lVtkWUlr-3rGmnwyItsw" width="623px;" height="467px;" /></p> <p dir="ltr">Resim 13: Yorgun Pedalşör İbo’nun arkasında kıvrılan yolu takip edeceğiz daha.</p> <p dir="ltr"><a href="http://fadike.com/?attachment_id=364" rel="attachment wp-att-364"><img class="alignnone wp-image-364" alt="2013-04-22 13.24.25" src="http://fadike.com/wp-content/uploads/2013/05/2013-04-22-13.24.25.jpg" width="621" height="466" /></a></p> <p dir="ltr">Resim 14: Yollar yılan misali kıvrıla kıvrıla iniyor aşağıya</p> <p dir="ltr"><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Aman bir kaza olmasın, aman bir aksilik olmasın diyerek indiğimiz arazi yollarından çok bizi korkutan ne önümüzde ne arkamızda bizi takip eden bir destek arabası ne de Karaağaç ormanına girdiğimizden itibaren bir rehber olmasıydı. Düşünmesi bile korkunç! Biri takla atıp kaza geçirse hayati bir müdahale için bir hayli uzaktaydık! Biz bunları düşünüp konuşurken acı haber tez geldi!</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Bir arkadaşımız inişin son kısımlarında (başlangıçtan 28 Km sonra, 900 rakım) önünde gidenlere vurmamak için hamle yaparken takla atıp kaza geçirmiş, biz görmedik olayı, kendisinden ve yanındaki arkadaşından dinledik. Yanlarına gittiğimizde her ikisinin de yüzüne acı oturmuştu. Ölüdeniz’de veya o civarda herhangi bir yerde araç ile bulunan Serdar’a haber verilmişti, yoldaydı.</p> <p dir="ltr"> <p dir="ltr">Sonradan öğrendiğimize göre arkadaşımızın köpürcük kemiği kırılmış ve düştüğü yerleri bir hayli yaralanıp berelenmiş. Kendilerine sularımızdan verip geride bırakmak zorunda kaldık.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Karaağaç ormanını terk ettiğimiz anda arazi yolları da sona erdi, güneş artık tepemizde iliklerimize dek içimizi ısıtırken asfalt yolun ortasına öbeklenmiş mıcırlara karşı birbirimizi uyararak yol aldık.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Açlıktan yol üzerinde konaklayan bir turist kafilesinden iki hıyar, iki de domates alıp birlikte sürdüğüm Pedalşörlere pay ettim. 34. Km’de artık rakım 200 olunca karşımızda Kelebekler Vadisi uzanıyordu. zorlu bir arazi sürüş, tırmanış ve inişinden sonra böyle bir manzara hepimizi mutlu etti. Biraz soluklanıp geride kalanları beklemeye başladık. Sol tarafımız Kabak Koyuna doğru yol verirken sağ tarafımız ayan beyan görünen Ölüdeniz’e doğru ilerliyordu.</p> <p><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/wmejtUPZp8UaNzRmgktHLd4A4VjJWujzpt1QPSKWgi_i6OvFbAo_ib-GOEN2RdrFgpqx_4Sbdk4HUxt3mLt5BW4V3rlZPwU6a_veiDo60dRszxtZh1B--spNcQ" width="621px;" height="466px;" /></b></b></p> <p dir="ltr">Resim 16: Kelebekler Vadisi</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Ancak zamansızlık yüzünden kimse ne Kelebekler Vadisine ne de Kabak Koyuna inebildi. Tek bir kişi dışında! Geride, 32. Km’de önündeki bisikletlinin kararsız davranışlarını tahmin edemeyen ve yol alamayınca yolun ortasındaki mıcıra giren Eskişehir ekibinden deneyimli sürücü Yıldız kaza geçirip dizini ve kaşını yarınca yanında kalıp ona destek olan, araç gelene dek yanında kalan Pedalşör Mert 34. Km yol ayrımına geldiğinde yanlışlıkla da olsa güzel bir seçim yapıp Kabak Koyuna girmiş, gezip geri Ölüdeniz’e gelmiş.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Satır aralarında kalmasın Yıldız’ın turun son gününde kaza geçiren 3. bisikletli ve yine her türlü yardımdan, ilk müdahaleden uzak. Kendisine yardım 1 saat içinde ulaştı.</p> <p><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/IhBrJeV4KyUBvAW9s036bwuK4cP8bcp-OtNjjEFmo_AMOVkrz4t4LQ6UxolgYpXqFjRSGkjOdtIFZ6mhijSFunVpeEHEK_wE0OTocsLVLc29G8L4pkpRZqkCtQ" width="621px;" height="466px;" /></b></b></p> <p dir="ltr">Resim 17: Yüzümüz Ölüdeniz’e dönük, arkamızda Karaağaç Ormanı yükseliyor.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Ölüdeniz’e kalan son 7 Km’de ise denizin eşsiz maviliğini solumuza alıp artık birer ikişer ortaya çıkan otomobil ve tur otobüslerine, kapalı virajlara dikkat ederek son anda bir aksiliğe mahal vermeden indik ve rakımı sıfırlayıp bisikletlilerin toplandığı alana girdik.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Tabii herkes öğlen yemeği nerede verilecek diye sorarken birbirine turu düzenleyenlerden kimselere rastlamadık ve anladığımızda yemek filan verilmeyeceğini kendimizi en yakın barda oturup yiyecek bir şeyler sipariş ederken bulduk. Son derece tatsız bir durumdu, Alınca’da yediğimiz börek ise öğlen yemeğimizmiş de haberimiz yokmuş.</p> <p><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/XZBhnyEoCkRQ_9yy9zdJHqnqqIObFWKlbmgZK04rxAMZ7ouwg4YQg0JzSV_j3WRcIm40MmBUEB7GtBdmNlKpvaAhZxOE63J62K78HAhX7Q29YKk3OYCSRYehug" width="621px;" height="466px;" /></b></b></p> <p dir="ltr">Resim 18: Yemek beklerken kafelere doluşan bisikletliler</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">İkinci gelen Pedalşörlerle irtibat kurup nerede olduklarını, sağ salim geldiklerini öğrendikten sonra biraz boş zaman bulup denize doğru yöneldik, bir iki kere girip kendimizi serinletip güneşledik sahilde biralar ve dostlar eşliğinde.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">596 rakımdan 300’e inip sonra tekrar birer birer bulutların içine doğru 1186 rakıma çıkıp tekrardan sıfıra indiğimiz, ödülü ise Ölüdeniz’e girmek olan üçüncü ve son gün gerçekten güzel ve zor bir tur oldu hepimiz için. Keşke kazalar yaşanmasaydı, kimsenin canı yanmaydı, eleştiriler ve küfürler birilerinin kulağını çınlatmasaydı. Ancak oldu, yapılası gereken ders almak ve seneye tekrar edilecekse bu etkinlik turun sonunda küsüp böyle şey mi olurmuş diye küsenlerin gönlünü almak olmalı.</p> <p><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/UYlw0gknL946dOkT5svH-x4PeI2f6MDKhpIOYYhYTuhGNAmAAw7REUSsjTMidNJkSrM-zIcHvNnYYQDCGNA0qmAy5--VK9nhDfLUgaYbB58xkOcWFxDYIQxfPQ" width="620px;" height="465px;" /></b></b></p> <p dir="ltr">Resim 19: Pedalşörler henüz yolun başında, Sidyma’dan az sonra çıkılacak.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Dinlenme faslı bitince bu kez otogara yetişme telaşı başladı. Denizde güneşlenirken arayan arkadaşlarımız acele etmemizi bisikletleri yükleyip Fethiye merkeze geçileceğini söylediklerinde daha telefonu kapatmadan yola koyulmuştuk bile. Ölüdeniz’in sahile pararel arka sokaklarında bisikletlerimizi söküp eşyalarımızı da yükleyerek Fethiye’ye doğru yola koyulduk.</p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">Bu arada araçların yanında Eskişehir ekibinden Savaş’ın bisikleti dikkatimizden kaçmadı: Karaağaç ormanı inişinde bisikletin arka tekeri dağılmıştı. Ancak erken fakedilince olası bir kazanın da önüne geçilmiş oldu. Geçmiş olsun.</p> <p><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/TLiTD6DqCz6QwFclf-0Yq0my8VIGXAO8xapjyVw06qdLPMedrxscZ3KQvjbdnMiXWbeUomfBeFkKK2LwqBbrFy-a9ErWrozw7XFqKauTz1x1ILe07E4GfxZyEw" width="617px;" height="463px;" /></b></b></p> <p dir="ltr">Resim 20: Karaağaç ormanı inişinde gazilik mertebesine erişen bir bisiklet</p> <p><b><b><br /> Kocaman not: </b></b>Tur boyunca birlikte sürdüğümüz tüm arkadaşlara, özellikle de Pedalşörlere ve canımın fındık için, biricik sevgilim, hayat arkadaşım <strong>YAPRAK</strong>&#8216;a teşekkür ve sevgiler.</p> <p>Kurban Bayramında RedFox Ahmet Likya rotası belirleyip birlikte yollara düşeceğiz Pedalşörler ailesi olarak. Hiç olmazsa kendi içimizde böylesi aksaklıklar, tatsız durumlar yaşanmaz.</p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><strong>Rota ve eğim bilgisi içeren tablo, harita ve grafikler</strong></p> <p><b><b> </b></b></p> <p dir="ltr">20130422 &#8211; Likya Yediburunlar Bisiklet Turu 3. Gün</p> <div dir="ltr"> <table> <colgroup> <col width="*" /> <col width="*" /></colgroup> <tbody> <tr> <td> <p dir="ltr">toplam mesafe</p> </td> <td> <p dir="ltr">39,38 km (24,5 mil)</p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr">Toplam süre</p> </td> <td> <p dir="ltr">5 saat 27 dakika 38 saniye</p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr">Hareket süresi</p> </td> <td> <p dir="ltr">2 saat 56 dakika 35 saniye</p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr">Ortalama hız</p> </td> <td> <p dir="ltr">7,22 km/sa</p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr">Ortalama hareket hızı</p> </td> <td> <p dir="ltr">13,40 km/sa</p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr">En yüksek hız</p> </td> <td> <p dir="ltr">71,92 km/sa</p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr">En yüksek irtifa</p> </td> <td> <p dir="ltr">1185 m (3889 fit)</p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr">En az irtifa</p> </td> <td> <p dir="ltr">33 m (109 fit)</p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr">İrtifa kazancı</p> </td> <td> <p dir="ltr">1073 m (3522 fit)</p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr">En yüksek eğim</p> </td> <td> <p dir="ltr">% 28</p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr">En az eğim</p> </td> <td> <p dir="ltr">% &#8211; 23</p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr">Kayıt zamanı</p> </td> <td> <p dir="ltr">22/04/2013 09:14</p> </td> </tr> </tbody> </table> </div> <p><b><b><br /> <a href="http://fadike.com/?attachment_id=345" rel="attachment wp-att-345"><img class="size-full wp-image-345 alignleft" alt="20130422_Likya_Bisiklet_Turu_özet_endomondo" src="http://fadike.com/wp-content/uploads/2013/05/20130422_Likya_Bisiklet_Turu_özet_endomondo.png" width="291" height="329" /></a></b></b></p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p><img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/xQE4ZpgznlUVbnnOQ8TIavvm6L--mgWI5lGpzYq-xpQluSbqi9QfVa7vdaswjT1gnZCQvrFIHomlR-byb03sr7dCVbWxofGRk4OmGjTmxNL_eFNdMBslHu7iTQ" width="537px;" height="657px;" /><br /> <img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/vUjZIQUpdupD2A8f3e9LRaQuA__R5yeXPwfZJ79vKDOo_Hg79y7WfSdFv8dSvW-3lVo2y7vV8vdtP0WODbTbzOLXuRZNgY_sXat13BWrt3fRktX_HIdAaWeDZA" width="621px;" height="160px;" /><img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/_fe8x7B6xqBedkjBBNLBrqfKkCFvfwVRl9rnn7_HGzopNZU4SbyJwdi_RamKVTJfGb0g1z4gjS5aTWCHoTB_dpehGyi8yAcIM-zyNcs8AMUWkmVX2Ij-34g_yg" width="622px;" height="792px;" /></p> <p><img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/3N7FfGkCdtJBGaQbE5Iq07UWGcYKbt8If-SB-Pvx-RT92SvF2Mp1kDHxdnrWA2lCIgiAGGqKOuwfNEy3oFmXTl5RlYAmpMlOEfe1tnihUhOjbvHQ15xAzvzoWA" width="600px;" height="350px;" /><br /> <img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/UNJf9GrFCsU9XB8ioVy8KKcSIHKoVLEe92LtEeE9-BuY-wQXPgdAMBVOd_fSKS0J7CRuIermztMtyzXGkQIb9FXaGU_5PMjG2lvjCYh9ctPJHIWgx9jMvhJJQg" width="622px;" height="197px;" /></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr">Turun GPS kayıtları:</p> <p dir="ltr">Endomondo: <a href="http://www.endomondo.com/workouts/179930354/2464277">http://www.endomondo.com/workouts/179930354/2464277</a></p> <p dir="ltr">Strava: <a href="http://app.strava.com/activities/50079217">http://app.strava.com/activities/50079217</a></p> <p dir="ltr">Google MyTracks: https://maps.google.com/maps/ms?msa=0&amp;msid=217606690072783065021.0004db85a66f0f08bc902</p> <p>&nbsp;</p> <div align="right"><div class="sharexyWidgetNoindexUniqueClassName"><div id="shr_22810460"></div></div></div><div align="right"><div class="sharexyWidgetNoindexUniqueClassName"><div id="shr_22810460"></div></div></div>Wed, 01 May 2013 15:09:31 +0000Fadikehttp://fadike.com/?p=344GNU/Linux Sistemi Oyun Yöneticileri Desura ve Steam http://ozgurilgin.wordpress.com/2013/04/28/gnulinux-sistemi-oyun-yoneticileri-desura-ve-steam/ <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/yazc4b1kapak.png"><img class="alignleft size-full wp-image-2342" alt="yazıkapak" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/yazc4b1kapak.png?w=627&#038;h=249" width="627" height="249" /></a></p> <p>Evet, bir başka inceleme daha. Gerçi bu incelemelerden fazla da ortalıklarda yok sanırım; her neyse.</p> <p>Şubat ayında Steam&#8217;in kararlı sürümünün yayımlanmasına yakın bir zamanda, <a href="http://www.ubuntu-tr.net/">Ubuntu Türkiye</a> topluluğunun e-dergisinin yazarlarından olan Emre GÜNTEKİN, kapımı çalarak (bilgisayar ortamı için e-posta adresimi çalarak diyelim), Steam kararlı sürüm çıktığında, Desura ve Steam oyun yöneticilerini kıyaslayarak açıklayan bir yazı yazmak istediğini belirterek, benden yardım istedi. Güzel bir yazı olabileceği düşüncesi ile ben de kabul ettim ve <a href="http://sudo.ubuntu-tr.net/">SUDO&#8217;nun</a> 51.sayısına, konuk yazar olarak katıldım. Beraber yaptığımız çalışma SUDO&#8217;nun Mart 2013 tarihli, 51. sayısında yayımlandı. Gerçi yazıdan bu yana, Steam biraz değişse de, ana hatlarda belirtilen kısımlar hâlâ aynı. Bu yazı, SUDO 51. sayısından alıntıdır.</p> <p><span id="more-2325"></span></p> <p><strong>GNU/Linux Sistemi Oyun Yöneticileri Desura ve Steam</strong></p> <p>GNU/Linux platformu, kurulum, otomatik donanım tanıma, güvenlik konularında Windows&#8217;tan oldukça ileri seviyelerde. İnternet üzerinde sunucuların çoğunluğu, dünyadaki süper bilgisayarların ise neredeyse tamamı GNU/Linux işletim sistemini kullanmaktalar. Ne kadar güzel. Ama madalyonun bir de öbür yüzü var. İnsanların kullanmak zorunda kaldığı -daha doğrusu zorunda bırakıldığı- pek çok uygulama sadece Windows ile uyumlu. Oyunlar da bunlardan biri.</p> <p>Bilgisayar dünyasının en güçlü sektörlerinden birisi -belki de en güçlüsü- oyun sektörüdür. Windows işletim sistemi de bu sektörde ezici çoğunluğu elinde tutuyor. Bunun pek çok sebebi var. Microsoft&#8217;un haksız rekabet ve tekel hamlelerini bir kenara bırakırsak, bazı ekonomik sebepler de var. Oyunların, OpenGL yerine, DirectX API&#8217;si kullanılarak yapılması, MS&#8217;in kendi ürünlerinden başka ürünlere bilgisayarda yaşam hakkı tanımaması, DirectX API&#8217;sini yaygınlaştırmış; oyun geliştiricileri de yaygın olan bu API üzerinde oyunlar geliştirerek piyasaya sürmelerine sebep olmuştur.</p> <p>GNU/Linux camiası ise, açık kaynak ve özgür yazılım avantajlarını kullanarak, ticari oyunlar ile savaşa girişmişlerdi. Ancak açılan oyun teknolojileri, ömürlerini tamamlamışlardı. Gönüllü geliştiricilerin çabaları, arkalarında milyon dolarlık sermayelerin olduğu oyunları yakalamaktan çok uzaktaydı.</p> <p>Yukarıdaki -di&#8217;li geçmiş zaman, aslında hâlâ devam ediyor. GNU/Linux, hâlâ oyunlar konusunda Windows&#8217;u yakalamaktan çok uzakta. Ancak, dünya üzerinde değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir. İlk olarak MS&#8217;in, DirectX&#8217;i sadece Windows platformunda çalışır olarak tutması, bu API&#8217;nin diğer ortamlarda kullanılamamasına yol açtı. Yani diğer tüm ortamlar, platform bağımsız olan OpenGL&#8217;nin oldu. Konsollar zaten başından beri DirectX kullanmıyorlardı (Xbox hariç). Ancak günümüzde mobil platform öyle hızlı bir şekilde yükselişe geçti ki sokakta herhangi birinin elinde görebileceğiniz bir akıllı telefon, artık vasat bir bilgisayarın gücüne eşit işlemci gücüne sahip. Android ve MAC tabanlı işletim sistemlerine sahip telefonlar, artık sokakta konuşturmaktan çok daha fazlasını yapıyorlar. Bu platformlara yazılan oyunlar da telefonlara paralel geliştikçe, oyun geliştiricileri de DirectX olmadan da bir şeyler yapılabilindiğinin farkına vardılar. Windows 7 tamam, bir lafımız olamaz da zaten; ama oyun geliştiricilerinin, şu aşamada, MS&#8217;in mobil telefonlar için kullandığı Windows 8&#8242;in hayranı oldukları da pek söylenemez.</p> <p>Tüm bu gelişmelerin yansıması, kişisel bilgisayarlar üzerinde de farklı platformlara yönelme hareketi oluşturdu. En azından bizim yorumumuz bu. Doğru da olabilir, yanlış da olabilir. Lakin GNU/Linux camiasında, şu son yaklaşık 1,5 senede -2011 sonlarından başlayarak, çiçeği burnunda 2013 de dahil olmak üzere- oyun sektöründe olan gelişmelerin, önceki 5-6 sene içinde olanlardan daha fazla olduğu bir gerçek.</p> <p>Bunların başında ise, çevrimiçi ve dijital ortamdan satış yapan -ki bir tanesi ayrıca oyun geliştircisi bir firma- iki dev oyun mağazası ve istemcisinin, ardı ardına GNU/Linux sürümlerini yayımlamaları oldu. Desura ve Steam. Her ikisi de hoş geldiler. Peki nedir bunlar ve neler getirdiler? Ne getirecekler? İlk soruya biz yanıt aradık. İkincisine ise büyücü Gandalf yanıt versin:</p> <p><em>    “En bilgeler bile sonu göremezler sevgili Frodo.”</em></p> <h2><strong>Desura</strong></h2> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/desura-logo.png"><img class="alignleft wp-image-2326" alt="desura-logo" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/desura-logo.png?w=180&#038;h=135" width="180" height="135" /></a>Desura kısaca, bağımsız (indie) ve resmî modları, bize dijital ortamdan satın alma veya bilgisayarımıza indirme ortamı sağlayan; oyunlara yorum yazma, geliştiricilerle irtibata geçme ve ekran görüntüsü vs.. yüklememizi sağlayan basit sosyal ağ işlevlerine de sahip olan ve GNU/Linux&#8217;a ilk gelen oyun dijital mağaza ve portalıdır.</p> <p>İlk olarak, Phoronix&#8217;in, Steam&#8217;in MAC versiyonunda GNU/Linux desteğine sahip kodlar bulması haberiyle ortalık alev almıştı. Ama Valve, “GNU/Linux planımız yok” diyerek hayalleri yıktı. Sonrasında ise 2011 senesinin yazında, DesuraNET firması, Desura oyun istemcisinin, GNU/Linux sürümünün kapalı beta duyurusunu yaptı. Steam&#8217;den dolayı hayal kırıklığı yaşayan GNU/Linux oyuncularına su serpmiş oldu.</p> <p>İlk çıkışında kapalı beta testi başladı. Kullanıcılar, Desura&#8217;yı indirip sisteme kurabiliyorlardı. Ancak beta test grubuna kayıt yaptırıp da onaylandıktan sonra ancak kullanıcı hesapları ile giriş yapabiliyorlardı. Yaklaşık üç aylık bu beta sürecinin ardından, Kasım 2011 tarihinde Desura, GNU/Linux istemcisini yayımladı. İstemci, 65 adet GNU/Linux oyunu ile çıktı.</p> <p>Desura&#8217;yı sisteminize sitesinden [1] indirip kurabilirsiniz. Desura&#8217;nın MAC, Windows ve GNU/Linux sürümleri mevcut. Bu da Desura&#8217;yı, her üç platform için çıkan ilk oyun istemcisi yapıyor. Siteye gidip Desura kurulum dosyasını indirdiğiniz zaman, 64 ya da 32 bit sürümler için bir *.tar.gz dosyası otomatikman indirilmeye başlanacaktır. İnen dosyayı açtığınızda, içinden çalıştırılabilir bir kurulum dosyası çıkacak. Burada dikkat etmeniz gereken husus, Desura&#8217;nın bu dosyanın bulunduğu dizin içine kurulması olacaktır. Ayrıca Desura&#8217;nın kuracağı oyunların dosyaları da bu dizin altında olacaktır. Yani Desura kurulum dosyasının içinde olduğu dizininin bulunduğu konumda, yeterli yer olduğundan emin olun.</p> <p>Desura&#8217;nın bildiğim tek dağıtıma özel paketini, Pardus&#8217;un Alman topluluğu deposunda Pisi paketi olarak görmüştüm. Paket hâlinde bildiğim tek Desura buydu. Desura, tüm dosyalar paketin içinde olmak şartıyla, paket yapıp depolardan dağıtıma izin veriyor. Alman deposunda bulunan paket de zaten kurulum dosyasını içeriyordu.</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/desupdate.png"><img class="alignleft size-thumbnail wp-image-2327" alt="desupdate" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/desupdate.png?w=150&#038;h=78" width="150" height="78" /></a>Desura kurulum dosyasına tıkladığınızda, Desura Updater başlayacaktır. İlk kurulum aşamasında -sürüm numarasına göre değişkenlik gösterecektir elbette- şu an mevcut sürüm için yaklaşık 40 MB civarında bir veri indirilecek ve Desura sisteme kurulacaktır. Desura kendini otomatik olarak güncellese de, kurulumdan sonra menüde oluşan “Desura (Force Update)” ile bu dosyayı yeniden çalıştırabilirsiniz.</p> <p>Desura istemcisi, wxWidgets ve GTK+ yazılım araçları ile tasarlanmıştır. Web tarayıcı modülü ise Chromium ED çalışma çatısı kullanmaktadır.</p> <p>Tüm oyun istemcileri (Zaten kaç tane var?) ya da çevrimiçi mağazalar gibi Desura&#8217;da da bir üyelik sistemi var ve sitesinden [1] ya da istemci üzerinden üye olabilirsiniz.</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/des2.png"><img class="aligncenter size-large wp-image-2328" alt="des2" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/des2.png?w=627&#038;h=451" width="627" height="451" /></a></p> <p>Desura hesabınıza giriş yaptıktan sonra açılan Desura uygulamasında, çok karmaşık bir arabirim yok. Sekmeler hâlindeki arayüz, aslında oyun yükleme ve güncelleme modülü dışında, Desura sitesinin son kullanıcıya yansıtılmış hâli. “Games”, “Community”, “Development” ve “Support” sekmelerindeki tüm içerik, sitenin içeriğinin yansılanması ile istemci üzerinde görüntüleniyor. Burada rol oynayan kısım da işte Chromium ED. Güzel bir özellik. Desura sistemine herhangi bir makine ya da İnternet tarayıcısı üzerinden de ulaşmanızı sağlıyor.</p> <p>İstemci ilk başladığında “Games” sekmesini açıyor. Kurduğunuz istemciye göre listelenen oyunlara buradan göz atma şansımız oluyor. En son çıkan oyunlar, yeni satışa çıkarılanlar, geliştirilmekte olan ve destek bekleyen oyunlar ve en çok rağbet edilen oyunlara buradan ulaşabilmeniz mümkün. Ayrıca sağ taraftan da oyunlara, türlerine göre göz atabilirsiniz. Bildiğiniz bir web sitesinden farklı değil. Ancak arama kısmını pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Oyunun adının tamamını ya da bir kısmını yazıp arama ikonuna bastığınızda, Desura sitesi içinde Google aramasını çağıran bir betik çalışıyor. Yani Google Custom Search kullanılmış. Bulunan linke tıkladığınızda ise, tıkladığınız bağlantı, web tarayıcısı penceresinde açılıyor.</p> <p>“Community” sekmesi ise, temel bir sosyal yapıya sahip olan modülü başlatıyor. Burada Desura altındaki grupları görebilir ve bu grupların üyeleri ile iletişime geçebilirsiniz. Desura şu an için anlık sohbet imkânı sağlamıyor. Üye paylaşıma açmışsa e-posta adresi ve özel mesaj ile iletişim kurabiliyorsunuz. Burada grup oluşturabilir, güncenizi ekleyebilir, gruplara katılabilirsiniz. Her Desura grubu kendi haberleri, görselleri ya da günce sayfalarına sahip. Üyeler de yetkileri doğrultusunda bu gruplara katkı yapabiliyor, grubun sayfa içeriğini değiştirebiliyor veya yorum yazabiliyorlar. Buradan ayrıca Desura forumuna da ulaşmanız mümkün. Soru ya da probleminizi diğer oyuncular ile paylaşabilirsiniz.</p> <p>“Development” sekmesi, son kullanıcılar ya da oyunculardan ziyade, geliştiriciler için önemli bir sekme. Bu sekme, geliştiricilere, oyunlarını Desura üzerinden yayımlama, yamalama, geliştirme ve takip etmek için pek çok araç sunuyor. Eğer bir oyun geliştiricisi iseniz, oyununuzu Desura üzerinden dağıtmak için tek yapmanız gereken bir geliştirici hesabı oluşturarak oyununuzu Desura yönetiminin sınamasına sunmak.</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/des5.png"><img class="aligncenter size-large wp-image-2329" alt="des5" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/des5.png?w=627&#038;h=505" width="627" height="505" /></a></p> <p>Geliştiriciler için bir de oyuncu onaylama, oyuncu detaylarını yükleme, oyuncu verilerini Desura sunucuları ile eş zamanlama ve ödüllendirme sistemine sahip bir API geliştiriliyor. GNU/Linux kullanıcıları bilirler ki, bir uygulama yaparken (ya da paketlerken) bağıl kütüphaneleri doğru eklemek oldukça önemlidir. Geliştiricinin buna çok dikkat etmesi gerekir. Desura, sisteme herhangi bir kütüphane kurmasa bile (oyun ile gelenler hariç), sistemdeki bağıl kütüphaneleri kontrol etmektedir.</p> <p>Bir başka geliştirici özelliği de “Alphafunding”  denilen kısım. Bu kısım, oyunu ön ödemeyle alan kullanıcıları bir beta tester olarak, oyunun test aşamasına katılmalarına olanak sağlıyor. Geliştirici açısından önemi ise geliştirici, geliştirme aşamasındaki oyunlarına hem geri bildirim, hem de maddi destek bulabiliyor.</p> <p>Desura üzerinde yayımcılık, dokuz basit adımdan oluşuyor. Başvuru ve bekleme adımlarından sonra uygulama girişi, Desura paketlemesi, test ve onay aşamalarının ardından oyun listelere giriyor.</p> <p>Eğer Desura&#8217;da bu yolda ilerlemek istiyorsanız burada bir eğitim [2] ve nasıl [3] belgesi bulabilirsiniz.</p> <p>“Support” sekmesi ise, yardım, sorun çözme ve hata raporlama alt forumlarından oluşan Desura&#8217;nın resmî forumuna bağlantı verir. Buradan Desura&#8217;nın güncesinde yazılı haberlere, Desura üyelerine ve Desura&#8217;nın diğer sosyal ağlardaki bağlantılarına erişmek mümkün.</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/des3.png"><img class="aligncenter size-large wp-image-2330" alt="des3" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/des3.png?w=627&#038;h=503" width="627" height="503" /></a></p> <p>En sol kısımda ise “Play” sekmesi var. Burada, Desura üzerinden alıp da hesabınıza bağladığınız oyunları görebilir ve bunları yönetebilirsiniz. Buraya ayrıca kurulu bir oyunu ekleyebilir ya da CDKEY&#8217;i bulunan bir oyununuzu aktifleştirebilirsiniz.  Oyunları isim, durum (kurulu / kurulu değil), kullanıcı puanı, geliştirici ya da favorilere eklenme durumuna göre listeleyebilirsiniz.</p> <p>“Play” sekmesinin hemen solunda bulunan kullanıcı adınız ise, Desura profilinizi görüntülemenizi veya güncellemenizi sağlar. Aynen Google Plus profili gibi davranan Desura profilinde oyunlarınıza dair video ve görselleri yükleyebilir, arkadaşlarınızı görebilir ve yönetebilir, oyun ya da Desura haberlerine yapmış olduğunuz tüm yorumlara ulaşabilir ve gruplarınızı yönetebilirsiniz.</p> <p>Profil resminizin hemen solunda ise Desura&#8217;nın menüsü var. Menü çok zengin bir içeriğe sahip değil. Çevrimdışı olmak ya da hesabınızdan çıkış yapmak, yardım, hakkında gibi bilindik şeylerin yanında Desura&#8217;nın ayarlarına da buradan ulaşabiliyorsunuz. Ayarları “Support” altına atmaları da ilginç olmuş. Burada da ayrıntılı bir ayar uygulaması yok. “Beta” sekmesinden Desura&#8217;nın test ve hata avcısı programına katılabiliyorsunuz. Ancak burada da belirttiği gibi, tecrübeli kullanıcılar için bir seçenek bu. “Games” kısmı, CDKEY ile herhangi bir oyunu aktifleştirip Desura hesabınıza bağlamanızı sağlıyor. Mesela HumbleBundle ya da IndieBundle üzerinden ya da başka bir yerden almış olduğunuz oyunların CDKEY&#8217;lerini buraya girerek Desura oyun listenize ekleyebiliyorsunuz. Alt kısmında ise kurulu herhangi bir oyunu başlatmak için listenize kısayol ekleyebileceğiniz bir araç bulunuyor. Burası aynı zamanda, menüden “Tools” yoluyla da gelebileceğiniz bir kısım. “General” sekmesi ise Desura&#8217;nın genel ayarlarını yapmanızı sağlıyor. Buradan, otomatik bağlanma, Desura genel oyun çalıştırma betik dosyası, dil seçimi (Desura Türkçe desteklemiyor.) ve hata durumu davranışları gibi ayarlar yapılabiliyor. Diğer sekmelerden ise performans (otomatik sayfa yüklemeleri) ve temamızı ayarlıyoruz. Desura Tweaks grubunda, an itibarıyla iki tane farklı tema var. Bunlardan birini indirip de Desura dizini altındaki /data/themes dizini altına açıp ayarlardan ayarladıktan sonra Desura&#8217;yı yeniden başlatmanız yeterli.</p> <p>Desura repertuarında, özgür yazılım ve bağımsız geliştirici (indie) oyunları çoğunlukta olmak üzere her tip oyunu barındırıyor. Toplamda Desura üzerinde 200&#8242;ün üzerinde oyun bulunuyor. Desura ayrıca oyunlarla ilgili olarak iki portalın yönetimini ve bir porjenin de ortaklığını yapıyor. DesuraNET&#8217;in sahibi olduğu iki portal, IndieDB [4] ve ModDB [5]. IndieGames [6] ile ortaklığını yaptığı proje ise IndieRoyale [7].</p> <p>IndieDB, bağımsız geliştiricilerin oyunlarının ve bu oyunlarla ilgili haberlerin bulunabileceği bir portal olarak 2010 yılında faaliyete geçti. Burada bağımsız oyun geliştiricileri, oyunları ile ilgili son gelişmeleri ve bağlantıları paylaşabiliyorlar. IndieDB üzerinde konsol ve mobil oyun geliştiricilerine de rastlayabilirsiniz. Pek çok ortam için tasarlanmış oyun veya oyun motorunu indirebilir, bu teknolojilerin ve oyunların gruplarına katılabilir, IndieDB forumundan üyelerle iletişime geçebilir ve yardım alabilirsiniz / edebilirsiniz.</p> <p>ModDB ise, oyun modifikasyonları üzerine yoğunlaşmış bir portal. ModDB, tamamı oyuncu yapımı olan modlar, haritalar, dosyalar, pratik senaryoları gibi unsurları barındırıyor. Burada modlarınızın bulunduğu sitenizi yayımlayabiliyor, haberler, ekran görüntüleri gibi ögeler ekleyebiliyor ve diğer oyunculardan yardım alabileceğiniz ModDB forumuna bağlanabiliyorsunuz. ModDB, gerçekten topluluğa dayalı olarak çalışıyor. Sitenin moderator ve yöneticileri, sitede en fazla aktif olan üyelerden oluşuyor.</p> <p>Bu portallar, oyun geliştiricileri için gerçekten de mükemmel bir oyun bahçesi. Ayrıca her sene, katılımcıların oyları ile belirlenen, “Yılın en iyi modu” ve “Yılın en iyi bağımsız oyunu” seçiliyor.</p> <p>IndieRoyale ise, geliştiricilerden ziyade, oyunculara hitap eden bir site. HumbleBundle benzeri bir oyun demeti (bundle) alış veriş sitesi. Bilmeyenler için hemen belirteyim, oyun demetlerinde 5-6 adet oyun bulunur ve oyuncular istedikleri kadar ödeyerek bu oyun demetine sahip olurlar. Bu demetin içeriğini, site seçebileceği gibi, oyuncuların oylarıyla da belirlenebilir. Her oyun demeti için asgari bir fiyat konabilir ve belirli fiyat barajları oluşturulabilir. Mesela, 6 oyun içeren bir demet düşünün. Asgari ücret de 3 dolar olarak belirlenmiş. Fiyatı uydurdum, ancak oyun demetleri fiyatları bu kadar oluyor, 3 dolar, 6 dolar vs.. Eğer fiyat barajı konmuşsa, asgari fiyattan (atıyorum) 4 oyun alıyorsunuz. 5 dolar (bu da fiyat barajı olsun) öderseniz, iki oyunu daha alabiliyorsunuz. Yukarıdaki oyun demeti sisteminin çalışma şeklini örneklemek için tarafımdan uydurulmuş bir senaryodur. Her demet bunları içermeyebilir. Asgari bir fiyat her zaman olsa da, fiyat barajı her zaman olmayabilir. Ancak IndieRoyale sitesinin enteresan bir fiyatlandırma uygulaması var. Oyuncular, oyun demetine asgari fiyatı verdikçe, fiyat çok küçük de olsa, yavaş yavaş yukarı doğru çıkmaya başlıyor. Asgari fiyatın üzerinde fiyat verildikçe de aynı şekilde fiyat aşağı iniyor. Ne güzel di mi?! Borsa gibi.</p> <p>Son olarak, Desura&#8217;nın aynı Google Chrome gibi üzerinde durduğu bir özgür yazılım projesi var: Desurium [8]. Desurium projesi Ocak 2012&#8242;de, Desura&#8217;nın istemcisinin, yani oyuncunun bilgisayarında çalışan bölümünün, kodlarının açılmasıyla başladı. İsim ve Desura teknolojisinin büyük bir bölümü olan Desura sunucu tarafı ise kapalı. Ancak sisteminize Desurium&#8217;u da kurabilirsiniz. Aynen Google Chrome/Chromium kullanmak gibi. Bunun için sitesinden ya da ModDB üzerinden kodları indirip derlemeniz gerekiyor. Adresten de anlayacağınız gibi Desurium, GitHub üzerinde bulunuyor. Desurium, GNU/GPL 3.0 ile lisanslı. Kodların içinde, derleme için bir betik bulacaksınız, onu çalıştırıp derleme yapabilir, *.deb ve *.rpm paketleri oluşturabilirsiniz. Yine de derleme öncesi README dosyasını okumakta fayda var. Pazar listesi gibi bir bağımlılık listesi var çünkü.</p> <h2><strong>Steam</strong></h2> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/steam-logo.jpg"><img class="alignleft wp-image-2331" alt="steam-logo" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/steam-logo.jpg?w=180&#038;h=180" width="180" height="180" /></a>İkinci oyun portalımız ve yöneticimiz ise Steam. Valve [9] firmasına ait olan Steam, dijital oyun yayımlama, dijital telif hakkı (DRM) yönetimi ve çok oyunculu oyun yönetimi ve iletişim portalıdır. Steam, küçük bağımsız geliştiricilerden, devasa oyun firmalarına kadar oldukça geniş bir oyun geliştirici repertuarına sahip. Aslında Desura&#8217;dan daha eski olsa da, GNU/Linux platformuna Desura&#8217;dan sonra geldi. Yani bizim tarafta birincilik Desura&#8217;ya ait. <img src='http://s0.wp.com/wp-includes/images/smilies/icon_smile.gif' alt=':-)' class='wp-smiley' /> </p> <p>Steam&#8217;in GNU/Linux&#8217;a gelişi de oldukça enteresan hatta birden oldu diyebilirim. Elbette ki Steam gibi bir oyun platformunun, bir işletim sistemine uyarlanması birden olmadı. Ancak bizim haberimiz ve beklentilerimiz bu yönde değildi (Benim öyle değildi en azından).</p> <p>Her şey Phoronix&#8217;in 2010 senesinde MAC için çıkan Steam istemcisinin kodlarında, GNU/Linux desteğine sahip kodlar bulduğunu duyurmasıyla başladı. Kod desteği Valve tarafından yalanlanmasa da yaptığı resmî bir duyuru ile Valve “GNU/Linux için Steam çıkartmak gibi bir planımız yok.” diyerek, GNU/Linux oyuncularını başka baharlara bıraktı. Ardından Desura geldi ve oyun yönetimimizi ona bıraktık.</p> <p>Sonra her ne olduysa, Temmuz 2012&#8242;de Valve, Left4Dead 2 (L4D2) oyununun, Ubuntu 12.04 altında çalıştığını resmen duyurdu. Bu, tek bir anlama geliyordu: Valve&#8217;ın oyun teknolojisi Source motoru, GNU/Linux&#8217;a port edilmişti. Ardından Serious Sam 3:BFE ve Sega&#8217;nın The Cave oyunları GNU/Linux&#8217;a port edildi. Steam, GNU/Linux için geliyordu. Phoronix aslında daha öncesinden yine duyurmuştu. Nisan ayında, Michael Larabel, Valve ofisini ziyaret etmişti. Ancak Valve&#8217;ın açıklamasından sonra, kendi gözlerimle görmeden inanmayacaktım. Valve&#8217;ın L4D2 duyurusundan, birkaç ay sonra, Steam&#8217;in GNU/Linux sürümü beta test aşamasına başladı. Valve&#8217;ın “planımız yok” açıklamasından sonra, birden ne değişmişti anlayamadım ama Steam GNU/Linux&#8217;a gelmişti. 3 ay kadar süren, kapalı beta, artı katılımcı ve açık beta test süreçlerinin ardından, Şubat 2013&#8242;te Steam for Linux&#8217;un kararlı sürümü duyuruldu. Steam kararlı sürüme, yaklaşık 60 oyunla geçti (Sayıya modlar ve indirilebilir içerikler dahil değil.).</p> <p>Steam&#8217;i sisteminize kurmak için sitesinden [10] *.deb paketini indirebilirsiniz. Steam ayrıca Ubuntu Yazılım Merkezi&#8217;nde de bulunuyor. Steam&#8217;i sitesinden indirirseniz, steam.deb dosyasının bulunduğu dizinde terminali açarak,<br /> <em>sudo dpkg -i steam.deb</em></p> <p>komutunu çalıştırın. Sonrasında menüden Steam&#8217;i başlatabilirsiniz. Aynen Desura gibi, Steam de hesabınıza giriş yaptıktan sonra, varsa güncellemeleri indirecektir.</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/ste1.png"><img class="aligncenter size-large wp-image-2332" alt="ste1" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/ste1.png?w=627&#038;h=554" width="627" height="554" /></a></p> <p>Steam açıldığında varsayılan olarak “Mağaza” sekmesinde açılıyor. Karşılaştırmada bahsedecek olsak bile, ekran görüntülerinden ya da burada bahsettiğimden anlayacağınız, Steam&#8217;in Türkçe desteği mevcut. Steam de aynı Desura gibi, sitesini kendi istemcisi üzerinden görüntüleyebiliyor. Ancak, Steam kendi arabirimini kullanıyor. Temel olarak, bir oyun indirme ve yönetme arayüzü olan Steam, kendi sanal kütüphane yapısını kullanıyor. Oyun indirmeye başladığınızda, “İndirme dosyaları oluşturuluyor.” şeklinde bir uyarı görürsünüz. Bu uyarı, Steam&#8217;in kendi sanal kütüphaneleri olan *.gcf dosyalarını yapılandırdığı anlamına geliyor. İndirme ise, bu işlemden sonra başlıyor. Bu sanal kütüphane yapılandırması, geniş dosyaların indirilmesi, yerel içeriğin onarılması gibi pek çok Steam özelliğinin üzerinde durduğu yapıdır.</p> <p>Steam&#8217;in açıldığı zaman “Mağaza “sekmesinde açıldığını söylemiştik. Buradan Steam mağazasında (Steamstore) bulunan tüm oyunlara göz atmanız mümkün. Steam&#8217;de Windows, MAC ve GNU/Linux oyunları bulunmaktadır. “Mağaza” sekmesinin alt sekmleri var. Bunlar için söylenecek bir şey yok, ne oldukları gayet açık. Ama bahsetmek istediğim iki unsur, “Yazılım” ve “Linux” alt sekmeleri.</p> <p>“Yazılım” alt sekmesi mağazaya daha yeni eklenmiş bir bölüm. 2012 yılının sonunda eklenen bu bölümle, Steam artık oyun dışında da yazılımları mağazasına eklemiş oldu. Ancak aynen oyunlar gibi, kullanıcı ve geliştiricilere, yazılım güncelleme, mod veya çalışma ekleme, toplulukla iletişim ve SteamCloud gibi Steam özelliklerini de sunuyor.</p> <p>“Linux” alt sekmesi -ki en fazla ilgilendiğimiz kısım- bizi, Steam üzerindeki GNU/Linux uyumlu oyunlara ulaştırıyor. Mağaza altında kendine has bir alt sekmeye sahip tek işletim sistemi GNU/Linux. MAC ve Windows&#8217;un kendilerine ait sekmeleri yok. <img src='http://s0.wp.com/wp-includes/images/smilies/icon_smile.gif' alt=':-)' class='wp-smiley' /> </p> <p>Mağazadan oyunlara bakıp dijital olarak satın almanız mümkün. Steam ödemede kredi kartı ve çevrimiçi ödeme merkezlerini (PayPal, PaySafe, DIREKTebanking, Ideal ve WebMoney) kullanıyor.</p> <p>Linux oyunları kısmına girdiğinizde, mağaza anasayfasına benzeyen, ama sadece GNU/Linux oyunlarını gösteren bir liste açılır. Toplam görünen rakamda, sadece oyunlar değil, oyunların modları ve DLC denilen indirilebilir harici içerikler de görünür. Sağ sütundan, “Oyunlar” yazan bağlantıya tıkladığınızda ise, GNU/Linux oyunlarının listesine ulaşabiliriz. Bu listede DLC ve modlar yoktur. Buradan oyunları türlerine, geliştiricilerine ve yayım tarihlerine göre sıralamak ya da listelemek mümkün.</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/ste2.png"><img class="aligncenter size-large wp-image-2333" alt="ste2" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/ste2.png?w=627&#038;h=553" width="627" height="553" /></a></p> <p>Steam, alınan oyunları, doğrudan kullanıcı hesabına bağlar ve bu oyunlar “Kütüphane” sekmesi altından görüntülenebilirler. Bu listeden oyunlarınızı başlatabilir, sağ tıklayarak açılan menüdense, oyunla ilgili Steam&#8217;in sağladığı tüm özellikleri kullanabilirsiniz. Buradan, oyunlarınızı platforma göre listeleyebilir, uygulama ve indirmeler kısmına da erişebilirsiniz. Oyunlarınız, eğer ayarlarda değiştirmediyseniz, güncellemeler yayımlandıkça otomatik olarak Steam tarafından güncellenecektir. Yine, eğer platforma uygun olmayan bir oyununuz varsa ve sizin platformunuz için yayımlanırsa, Steam bu oyunu, sizin platformunuz listesinden indirmenize de olanak veriyor. Yani bir Windows oyunu GNU/Linux&#8217;a gelmişse ve sizin Windows oyunlarınız altında bulunuyorsa, bu oyunun GNU/Linux sürümü çıktığında herhangi bir şey yapmanıza ya da ödemenize gerek olmadan, oyunun GNU/Linux için olanını da indirebiliyorsunuz.</p> <p>Burada, pek oyuncularla alakalı olmasa da, Steam&#8217;in DRM yönetimi ve güvenliğinden bahsetmek istiyorum. Steam, DRM olarak, tüm oyun çalıştırma imkânlarının tek hesaba bağlanmasına olanak veriyor. Buna ek olarak, Steam oyunlarının hepsi, doğrudan Steam üzerinden çalıştırılabiliyor. Yani, oyunların bulunduğu (kurulum aşamasında ayrı bir dizin tanımlamadıysanız) ~/.steam/steam/SteamApps/common dizini altında, oyunların çalışır dosyaları ile başlatmaya çalışsanız bile, Steam araya giriyor. İnternet bağlantınız yoksa da, oyunu açmaya çalıştığınızda, Steam başlayarak hesabınıza bağlanmayı deneyecek, başaramayınca da otomatik olarak çevrimdışı moda geçecektir. Bu modda oyunlarınızı çalıştırabilirsiniz. Ancak Steam&#8217;in özelliklerini kullanamaz, toplulukla da etkileşime geçemezsiniz. Yine de Steam, verilerini yerel makinenizde depolayacak ve İnternet bağlantısını bulduğu zaman eşitleme yapacaktır. Steam, DRM yöneticisi de olsa, kendisi üzerinden hesabınıza ulaştığınız herhangi bir bilgisayardan oyunlarınızı oynamanıza, yönetmenize ve yedekleme yapmanıza müsaade ediyor. Steam üzerinde aktif etmiş olduğunuz (CDKEY ile  oyunu Steam&#8217;e göstererek), yani Steam&#8217;den almamış olduğunuz oyunlar da aynı özelliğe sahip oluyorlar.</p> <p>İletişim için Steam, SSL platformunu kullanmaktadır. Ancak çok daha farklı güvenlik ayarlarına sahiptir. Bunlardan birisi, Valve Steam Guard (VSG) denilen uygulamadır. Bu uygulama, hesabınızın tümünü ya da bir kısmını, farklı bir bilgisayardan erişime kapatmaya yarar. “Steam” menüsü altından Ayarlar kısmından Steam Guard ayarlarına erişebilirsiniz. Bir başka makineden Steam hesabınıza erişmeye çalıştığınızda, Steam Guard, hesaba bağlı erişim e-posta adresinize bir doğrulama kodu yollar ve bu kod sisteme girilmeden, Steam&#8217;i çalıştıramanıza müsaade etmez.</p> <p>Çevrimiçi oyunlarda ise, Valve Anti Cheat (VAC) sistemi devreye girer. Oyunlarda, hile kullanımına yarayacak tuş kombinasyonlarını kullandığınız anda VAC, sizi sunucudan atar ve girmenizi yasaklar. Bu önlem, IP kaydı ile de olmaz. VAC sicili, doğrudan profil hesabınıza yazılır ve tüm oyuncular tarafından da görünür.</p> <p>“Kütüphane” bölümündeki oyun yönetiminde bir de SteamCloud özelliğimiz var. Bu özellik bize, oyun kayıtlarını ve yapılandırılmış dosyalarımızı Steam sunucuları üzerinde bulundurmamızı sağlıyor.  Böylece bu dosyalara, Steam kullanan tüm makinelerden erişebiliyor, oyun kütüphanenizi uzaktan, hatta Android ya da IOS işletim sistemli mobil telefonunuzdan bile yönetebiliyorsunuz. Ancak SteamCloud, her oyun için geçerli değil. Bu oyunları, kütüphanede yanlarında bir bulut simgesi ile görebilirsiniz.</p> <p>Steam&#8217;in sonraki ana sekmesi ise “Topluluk”. Steam de aynen Desura gibi, temel sosyal ağ özelliklerine sahip. Bu kısım altında, Steam profil hesabınıza ulaşabilir, profilinizi yapılandırabilirsiniz. Steam üzerinde, diğer oyuncuları arkadaş olarak ekleyebilirsiniz. Steam&#8217;de arkadaşlarınız ile P2P üzerinden, oyun oynarken dahi, yazılı sohbet edebilir ve onları oyunlarınıza davet edebilirsiniz. Hatta destekleyen oyunlarda, sizinle o anda aynı oyunu oynayan arkadaşlarınızın bulunduğu sunuculara ulaşabilir ve aynı oyuna girebilirsiniz.</p> <p>Yine bazı oyunlarda, Steam&#8217;in koyduğu başarımlar bulunur. Her oyunda olmamakla birlikte, Steam, oyunlarda göstermiş olduğunuz başarıları sizin profilinize yansıtır ve arkadaşlarınız bunları görebilirler. Tabii siz de arkadaşlarınızın neler yaptığı, hangi oyunları aldığı ve hangi oyunları tavsiye ettikleri gibi bilgilere ulaşabilirsiniz. Valve&#8217;ın yönettiği Steam forumuna da buradan ulaşabilir, yardım alabilir / edebilir, geliştiricilerle irtibata geçebilirsiniz. Oyun merkezinden ise, gruplara üye olabilirsiniz.</p> <p>Yukarıda yazdıklarımız, temel yapılar zaten. Ancak “Topluluk” altındaki üç farklı uygulamadan da bahsetmeden geçmek olmaz. “Pazar”, “Greenlight” ve “Atölye” bölümleri.</p> <p>“Atölye”, isminden de anlaşılabileceği gibi, oyuncuların kendi oluşturmuş oldukları oyun modifikasyonlarını, haritaları, bölümleri ve herhangi bir içeriği diğer oyuncuların kullanımı için paylaştıkları ve geliştirdikleri ortamdır. Oyuncular, buradan istedikleri bir içeriği Steam üzerinden indirdiklerinde, içerik otomatikman oyuna entegre edilir ve kullanılmaya başlanır. Bu çalışma aslında Team Fortress 2&#8242;nin bir uzantısı idi. Ancak sonra diğer oyunlara da açıldı. Burada ayrıca Valve&#8217;ın başlattığı Dota2 denilen, ses, kaplama ve aksesuar geliştirme araç kiti de mevcut.</p> <p>“Pazar”, aynen oyun mağazası gibi, ancak Steam üyelerinin herhangi birinin -siz dahil- kazanmış oldukları sanal içeriği diğer oyunculara satma ya da takas etme imkânı sağlayan bir özelliktir. Buradaki alışverişlerinizi Steam Cüzdan Kodu ile bakiye ekleyerek yapabilirsiniz. Steam Cüzdan Kodları, oyun aktivasyon anahtarları gibidir. Her ikisi de Steam üzerinden oyun ve yazılım satın almak için ya da Steam cüzdanına bakiye eklemek için kullanılabilirler. Cüzdan Kodları hâlâ geliştirilme aşamasındadır. Steam cüzdanınıza ise, normal oyun alma prosedürü ile aynı biçimde para eklayabilir, buradaki parayı, mağazadan oyun ya da uygulama almak için de kullanabilirsiniz. Steam cüzdanınıza, sağ üstteki hesap adınıza tıklayıp, açılan menüden, “Hesap Detayları” yoluya ulaşabilirsiniz. Ancak tekrar hatırlatayım, “Pazar” kısmı hâlen geliştirilme aşamasındadır.</p> <p>“Greenlight” benim en sevdiğim özelliklerden birisidir. Buraya eklenmiş çıkmış veya yeni çıkacak olan oyunların, topluluk üyelerince değerlendirilip, Steam üzerine alınıp alınmamasına karar verdikleri bölümdür. Geliştiriciler, oyunları ile ilgili teknik bilgileri, videoları ve görselleri buraya yükleyip oyuncuların beğenisine sunarlar. Eğer oyun yeterli oyuncudan “evet” oyu alırsa, Steam oyunu mağazasına almak için geliştirici ile temasa geçer ve oyunun Steam&#8217;e taşınmasına yardımcı olur.</p> <p>Steam&#8217;in bahsetmek istediğim son özelliği ise “Big Picture” modu. 2011 senesinde duyurulan bu mod, Steam&#8217;i sanki bir bilgisayarda değil de, bir oyun konsolundaymışçasına kullanmanızı sağlıyor.</p> <p><a href="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/ste3.png"><img class="aligncenter size-large wp-image-2334" alt="ste3" src="http://ozgurilgin.files.wordpress.com/2013/04/ste3.png?w=627&#038;h=501" width="627" height="501" /></a></p> <p>Özellikle HD televizyonlar için tasarlanmış bu arabirim, Steam&#8217;i fare ve klavye ikilisi yerine, joypad ile kullanabilmek üzere tasarlanmış. Elbette, “Big picture” modunda fare ve klavye kullanabiliyoruz. Bu moda, Steam&#8217;i açtığınızda, sağ yukarıdaki “Big Picture” butonuna basarak geçebilirsiniz. Steam&#8217;i isterseniz bu şekilde de başlatabilirsiniz. Hatta Ubuntu altında, bilgisayarınızı bir Steam konsoluna çevirebilirsiniz. Bunun için “steam-login” paketini kurmanız gerekiyor. Bu paketi GitHub üzerindeki adresinden [11] indirebilirsiniz. Ancak hemen belirteyim ki, bu uygulama resmî bir Steam uygulaması değildir. Bunu öncelikle ifade edeyim. Uygulamanın *.deb paketini indirdikten sonra, indirdiğiniz dizin altında terminali açarak,<br /> sudo dpkg -i steam-login_4_all.deb<br /> komutunu verin. Paket XFCE üzerinde derlenmiş olduğundan, bağımlılıklar olarak bazı xfce4 kütüphaneleri indirecektir. Kurulum tamamlanınca, STEAM giriş menünüze eklenecektir. Çıkış yapıp oturum tipini STEAM olarak seçtiğinizde, kullanıcı adı ve parola girişinden sonra Steam açılacaktır. Bu modda Steam&#8217;i açarsanız, normal “Big Picture” modundan daha süratli çalıştığını göreceksiniz. Bunu kaldırmak içinse Ubuntu Yazılım Merkezi&#8217;ni kullanabilirsiniz. Buradan, “steam-login” paketini bulun ve kaldırın.</p> <p>Ancak bu modun iki olumsuz yönü var:</p> <p>1- Pek olumsuz yön demesek de, Steam&#8217;i açılışta bu modda başlatacak olursanız, “Click OK to close Steam” mesaj kutusu göreceksiniz. Bu kutucuğu kapatmaya çalışır ya da OK&#8217;e basarsanız, Steam kapanacak ve siz de kendinizi tekrar login ekranında bulacaksınız. Burada Alt+Tab&#8217;ı kullanarak bu kutuyu arkaya atıp, Steam&#8217;e ulaşabilirsiniz. Çıkmak için Steam&#8217;in çıkış komutunu kullanabileceğiniz gibi, yine Alt+Tab ile bu kutuyu öne alıp OK&#8217;e tıklamanız yeterli.</p> <p>2- “Big Picture” modu mağaza kısmında GNU/Linux oyunlarını göstermiyor. Mağazada baktığınız bir oyunun GNU/Linux oyunu olup olmadığını göremiyorsunuz. Bunun bir güncelleme ile düzeltilmesi gerekiyor.</p> <p>Bu mod, ayrıca Valve&#8217;ın üzerinde çalıştığı oyun konsolu Steam Box&#8217;ın arayüzü olmaya aday. Steam Box, uzun süredir gelen bir söylentiydi. Hâlâ da pek bir şey belli değil. Valve ve Xi3 firması, CES 2013&#8242;te bir pototip olan “Piston” kod adlı küçük bir kutu gösterdiler! Bu aslında, bir oyun konsolunda çok, HD televizyonlara bağlanabilen bir Shuttle tipi PC&#8217;yi andırıyordu. Üzerinde Steam ve GNU/Linux kurulu olarak gelecek makineye, istenirse Windows da kurulabilineceği belirtiliyor. Ancak, Valve&#8217;ın televizyona bağlanabilen bir şeyler yapmaya çalışması dışında henüz bir şey belli değil. O yüzden en iyisi Steam Box konusunu, çıktığı zamana bırakalım biz. <img src='http://s0.wp.com/wp-includes/images/smilies/icon_smile.gif' alt=':-)' class='wp-smiley' /> </p> <h2><strong>Desura VS Steam</strong></h2> <p>Her iki oyun yöneticisini bu şekilde incelemeye çalıştık. İncelemelerde bahsi geçen konular zaten aynı tip özellikler olduğundan, farkları ve benzerlikleri konusunda aşağı yukarı kafanızda bir düşünce oluşmuştur. Öncelikle her ikisindeki oyunlar için bazı performans arttırıcı ipuçları ile başlayalım.</p> <p>Her ikisi de oyun yöneticisi olarak sistemi zorlayacak uygulamalar değiller. Ancak işe yarar şekilde çalışabilmeleri için en azından vasat üstü bir donanıma sahip olmanız gerekiyor. Öyle ya, oyunları çalıştıramayan bir makinede oyun yöneticisi kurulu olsa ne yazar?!</p> <p>En güncel sahipli ekran kartı sürücülerini kullanın. Desura ve Steam üzerindeki oyunlarının en basitlerinin bile, ekran kartına saldıracağını unutmayın. Sağlam bir ekran kartınız olsa bile, sisteminizde en güncel sahipli sürücülerin yapılandırılmış olması gerekiyor.</p> <p>32 ve 64 bit dağıtımlar için her iki oyun yöneticisinin istemcileri -teorik olarak- mevcut. Desura sitesinden indiriyor zaten. Ubuntu Yazılım Merkezi&#8217;ndeki Steam ise biraz çetrefilli. Şöyle ki, steam64 paketi, i386 paketinin sanal bir versiyonu. Steam&#8217;in deposunda [12] all_deb adıyla mevcut. Ancak, istemcileri düzgün çalıştırabilseniz bile, 32 bit kütüphane eksikliğinden dolayı bazı oyunlar (özellikle de eski yayım tarihine sahip olanlar) sorun çıkarabilirler. 32 bitlik bir dağıtım kullanılması, oyunlar için daha uygun olacaktır.</p> <p>Ubuntu 12.04 ve 12.10 güncellemeleriyle, Compiz&#8217;de “Unredirect Fullscreen Windows” ayarı artık aktif geliyorlar. Compiz ayarlarından bu seçeneği kontrol edin ve değilse aktifleştirin. Sonrasında da oyunlarınızı tam ekran modunda oynayın.</p> <p>Mümkünse kompozit olmayan masaüstü tercih edin. 12.04 kullanıcıları Unity 2D&#8217;yi kullanabilirler. 12.10 kullanıcılarının ise böyle bir şansları yok. Onların da XFCE gibi kompozit olmayan ya da KDE gibi efektlerin kapatılabilineceği başka bir masaüstü yöneticisini tercih etmeleri daha uygun olur.</p> <p>İlk bakışta her ikisi, karşılıklı açılmış ve birbirlerine rakip iki dükkan gibi görünüyorlar. <img src='http://s0.wp.com/wp-includes/images/smilies/icon_smile.gif' alt=':-)' class='wp-smiley' /> Aslında öyleler de zaten. Desura, GNU/Linux mahallesine ilk gelen istemci. Ancak Steam, oyun piyasasında, Desura&#8217;dan daha eski ve bu piyasanın baskın olan tarafı. DesuraNET; Desura, IndieDB, ModDB ve ayrıca bir mobil ve tablet oyun portalı olan SlideDB [13] portallarının sahibi. Steam&#8217;in sahibi olan Valve Software ise kendisi de bir oyun geliştirici firması. Half-Life serileri, Counter-Strike, Portal gibi oyunların ve pek çok oyunda kullanılan Source oyun motoru teknolojisinin yapımcısı olan firma.</p> <p>Hem Desura&#8217;ya hem Steam&#8217;e üyelik oldukça kolay ve ücretsiz. Gerek istemcilerden, gerekse her ikisinin de siteleri üzerinden hesabınızı oluşturmak çok kolay. Kullanım ve oyun almak, her ikisinde de oldukça kolay ve kullanışlı. Ancak oyun mağazası kısmında birbirlerinden biraz ayrılıyorlar. Desura, oyun mağazası kısmında, biraz daha basit bir arayüz ile karşımıza çıkıyor. Oyunlar, daha derli toplu görünüyorlar. Alphafunding kısmının ayrı olması ise artı bir özellik. Ancak oyun arama kısmı felaket. Desura, Google Custom Search kullanıyor ve oyunu bulduğunuz linke tıkladığınızda, bağlantı web tarayıcısında açılıyor. İstediğiniz oyuna istemci içinde ulaşmak içinse, tüm mağazayı taramak zorunda kalıyorsunuz. Steam&#8217;in mağazası ise biraz dağınık görünüyor. Öncelikle oyunlarla, DLC ve modların bir arada olmasından dolayı, listeler ve rakamlar biraz karışık. Bunları ayırarak listelettiğiniz zaman biraz toparlanıyor. Ancak listeler dağınık da olsalar, aradığınız oyunu bulmak, Desura&#8217;nın aksine çok kolay. Arama kısmına yazmaya başladığınız anda, Steam, aradığınız kelimeleri içeren oyunları anında arama kutusunun altında listeliyor. Aradığınız oyunun ismine tıkladığınızda ise, mağaza kısmında bu oyunun sayfası geliyor. Oyun sayfalarında ise teknik bilgilendirme, oyunla ilgili topluluk ve haber bağlantıları, oyuncu yorumları her iki istemcide de yeterli seviyede.</p> <p>Oyun kütüphanelerinde ise Desura önce çıkmış olmanın verdiği avantajla, oyun sayısı olarak Steam&#8217;in önünde. Ama Steam daha çok yeni. Aralarında bir sene kadar bir fark var. Ancak kararlı sürümleri çıkış anları vasıtasıyla kıyaslayacak olursak, her ikisinin de hemen hemen aynı sayıda oyunla çıktığını söyleyebiliriz. Desura&#8217;nın oyun yapısı bakımından Steam&#8217;den farkı, geliştirici tarafı. Gelecek zamanda ne olacağı bilinmez elbette, ancak Desura şu an bağımsız geliştirici ve özgür yazılımlara, Steam&#8217;den daha fazla ağırlık vermiş durumda. Desura&#8217;nın mağazasında, Steam&#8217;den farklı olarak, özgür yazılım olan oyunlar da mevcut. Desura&#8217;nın yönettiği IndieDB ve ModDB ortamları da bağımsız geliştiricilere, Steam&#8217;in geliştirme kitlerinden daha geniş bir alan sağlıyor. Desurium ise başlı başına bir özgür yazılım projesi zaten. Desurium&#8217;un kodlarını indirip derleme ile sisteminize kurabilirsiniz. Steam&#8217;in ise böyle bir projesi yok. Steam&#8217;de hiçbir şeyi derleme şansınız yok. Oyunların kodları kapalı ve mağazasında özgür oyunlar bulunmuyor. Desura “Alphafunding” ile geliştirilmekte olan oyunlara, oyuncuların bir ön sipariş gibi, Beta sürümlerini alabilmelerini sağlayarak, geliştiriciye maddi destek olabilmelerine de yardımcı oluyor. Steam ise bu konuda Greenlight çalışmasını yönetiyor. Ama &#8220;Greenlight&#8221;, maddi bir destek sunmuyor. Ancak Steam, tasarım kalitesi yüksek ve son çıkan oyunları GNU/Linux üzerine getirmekte Desura&#8217;dan daha fazla bir potansiyele sahip gibi görünüyor. Bu potansiyel de Valve&#8217;ın ve Steam üzerinde oyunları bulunan büyük oyun geliştirme firmalarının maddi güçlerinden geliyor. Yine de oyun pazarı hakimiyetinden ve Steam&#8217;in geliştirici portföyünden yola çıkarak bu yorumu yaptık biz. Desura ya da Steam&#8217;in maddi gücü hakkında bir verimiz yok ne yazık ki. Olsaydı, daha sağlıklı bir kıyaslama yapabilirdik. Aslında her ikisi de bu konuda azıcık şeffalık gösterseler iyi olurdu. <img src='http://s0.wp.com/wp-includes/images/smilies/icon_smile.gif' alt=':-)' class='wp-smiley' /> Yine de para, pazar neredeyse, oraya yönelir. Yönü bellidir yani. Ama Steam, bağımsız geliştirici desteğini arttırıyor. Yine de mevcut durumda, Desura&#8217;nın oldukça gerisinde.</p> <p>İstemci olaraksa, Desura bir hayli ağır gelişiyor ve çok yavaş güncelleniyor. Desura istemci tarafında hâlâ bazı hatalar içeriyor. Uygulama, indirme işlemi ortasında, hata çıktısı vermeksizin birden kapanıyor. Kapatmak istediğinizde ise, bazen kapanmıyor. Geliştiriciler, bu hataları bildikleri halde, Desura 1 yılı aşkın bir süredir henüz güncelleme almış değil. Desura, fazla dil desteği ve yerelleştirmeye de sahip değil. Türkçe dil desteği de bulunmuyor. Steam ise, ortalama 3 günde bir 80-100 MB arası güncelleme almakta. Türkçe dahil, Desura&#8217;dan çok daha fazla dil desteğine sahip. Beta sürümünden çıkmış olsa bile, mevcut an itibariyle kararlı sürümü üç defa güncelleme aldı. Ancak Big Picture modunun daha alacağı çok güncelleme var.</p> <p>Oyun çalıştırma ve güvenlik kısımlarında da farklılıklar var. Desura da, Steam de iletişimde SSL protokollerini uyguluyorlar. Her ikisi de hesabınızda, kredi kartı bilgilerinizi saklıyorlar ve bunları her defasında tekrar tekrar girmek durumunda kalmıyorsunuz. Ama bu özelliği, her ikisinde de hesap ayarlarından kapatmanız mümkün. Ayrıca ikisi de, bir alım yapmadan önce, hesap şifrenizi elle yeniden girmenizi istiyorlar. Steam, birkaç ekstra koruma daha sağlıyor. Hesabınızdan aktifleştirdiyseniz (ya da hiç dokunmadıysanız, varsayılan olarak aktif geliyor çünkü) Valve Steam Guard, hesabınıza bir başka bilgisayar ya da web tarayıcısı üzerinden ulaşıldığını tespit ettiği anda, haberleşme e-posta adresinize bir kod yolluyor ve bu kod girilmeden Steam&#8217;i başlatmıyor. Desura&#8217;da bu tip bir ekstra güvenlik sistemi yok. Oyun çalıştırılma kısmında da, artı ya da eksi olarak değerlendirmek size kalmış, Steam oyunları, sadece Steam üzerinden başlatılabiliniyor. Yani yönetimini Steam&#8217;e bıraktığınız veya Steam üzerinden alıp da hesabınıza bağladığınız oyunları oynayabilmeniz için, Steam&#8217;i başlatmanız şart. Dizin altına girip, oyunun ikili dosyasını terminalden açmaya kalktığınızda, Steam bunu farkediyor ve kendini otomatik olarak başlatıyor. İnternet bağlantınız yoksa bile, Steam&#8217;i çevrimdışı modda da olsa açmak zorundasınız. Desura&#8217;da ise, böyle bir zorunluluğunuz yok. Oyunlarınızı Desura üzerinden başlatabileceğiniz gibi, oyunu sanki bağımsız bir kaynaktan kurmuş gibi, Desura&#8217;nın /common dizini altından çalıştırılabilir dosyası ile de başlatmak mümkün. Desura&#8217;yı başlatmak gibi bir zorunluluğunuz yok.</p> <p>Pazarlama yönleri de farklı. Oyun standart fiyatları, her ikisinin mağazalarında da aynı. Yani standart fiyatlarında bir fark yok. Ancak Steam, yılbaşı, yıldönümleri, haftasonu teklifleri gibi pek çok fiyat düşürme ve promosyon aktivitesine sahip. Oyunların fiyatları, belli zamanlarda düşebiliyor. Ya da bazı oyunlar, zamana bağlı olmaksınızın, indirime gidebiliyor. Hatırlarsanız, GNU/Linux kararlı sürümü çıktığında, Valve, GNU/Linux oyunlarının tümünde %60 &#8211; %80 arası indirime gitmiş, 1 hafta boyunca oyunları indirimli fiyattan sunmuştu. Gerçi bu metodun eksileri de yok değil. Yeni aldığınız bir oyunun fiyatının, o hafta sonu teklife girip de yarı yarıya düştüğünü görmek, insanın keyfini kaçırıyor biraz. Desura&#8217;da ise bu tip aktivite hiç yok. Bir tek IndeiRoyale&#8217;de HumbleBundle benzeri oyun demetlerinde oyunların fiyatları düşüyor. O da demete GNU/Linux oyunu girerse.</p> <p>Bu iki oyun istemcisi için, bizim yazabileceklerimiz bu kadar. Her ikisi de günahıyla sevabıyla GNU/Linux oyun camiası için büyük adımlar oldular. Biz, her ikisinin de GNU/Linux için birer kazanım olduklarını düşünüyoruz. Peki, sen ne düşünüyorsun Gandalf?&#8230; Gandalf??!</p> <p><em>“Zzzzzzz&#8230;.Hooorrrzzzz&#8230;.”</em></p> <p>**Yazar Notu: Bu yazıyı hazırlamamda, Desura yönetimi ile ilgili fikir, bilgi ve görsellerini benimle paylaşan ve iki oyun yöneticisini kıyaslamamda benimle ortak çalışan PLO e-dergisinin emekli oyuncusu Hamit Giray NART&#8217;a (kuftikufti) çok teşekkür ediyorum.</p> <p>***Alıntıcının Notu: Adam hemen emekli etmiş beni yaaa! <img src='http://s2.wp.com/wp-includes/images/smilies/icon_razz.gif' alt=':-P' class='wp-smiley' /> </p> <p>[1] <a href="http://www.desura.com/">http://www.desura.com/</a><br /> [2] <a href="http://www.desura.com/groups/desura/tutorials/publishing-on-desura">http://www.desura.com/groups/desura/tutorials/publishing-on-desura</a><br /> [3] <a href="http://www.desura.com/groups/desura/howto">http://www.desura.com/groups/desura/howto</a><br /> [4] <a href="http://www.indiedb.com/">http://www.indiedb.com/</a><br /> [5] <a href="http://www.moddb.com/">http://www.moddb.com/</a><br /> [6] <a href="http://indiegames.com/index.html">http://indiegames.com/index.html</a><br /> [7] <a href="http://www.indieroyale.com/">http://www.indieroyale.com/</a><br /> [8] <a href="https://github.com/lodle/Desurium">https://github.com/lodle/Desurium</a><br /> [9] <a href="http://www.valvesoftware.com/">http://www.valvesoftware.com/</a><br /> [10] <a href="http://store.steampowered.com/about/">http://store.steampowered.com/about/</a><br /> [11] <a href="https://github.com/downloads/thor27/steam-login/steam-login_4_all.deb">https://github.com/downloads/thor27/steam-login/steam-login_4_all.deb</a><br /> [12] <a href="http://repo.steampowered.com/steam/pool/steam/s/steam/">http://repo.steampowered.com/steam/pool/steam/s/steam/</a><br /> [13] <a href="http://www.slidedb.com/">http://www.slidedb.com/</a></p> <br /> <a rel="nofollow" href="http://feeds.wordpress.com/1.0/gocomments/ozgurilgin.wordpress.com/2325/"><img alt="" border="0" src="http://feeds.wordpress.com/1.0/comments/ozgurilgin.wordpress.com/2325/" /></a> <img alt="" border="0" src="http://stats.wordpress.com/b.gif?host=ozgurilgin.wordpress.com&#038;blog=12158341&#038;post=2325&#038;subd=ozgurilgin&#038;ref=&#038;feed=1" width="1" height="1" />Sun, 28 Apr 2013 17:55:07 +0000kuftikuftihttp://ozgurilgin.wordpress.com/?p=2325hocam selam django ve python konusunda uzaktan eğitim almak istiyoruz bize nasıl yardımcıolabilirsiniz http://yasararabaci.tumblr.com/post/49087533941 Uzaktan eğitim konusunda daha önce bir tecrübem olmadı, bu yüzden pek bir bilgim yok açıkcası....Sun, 28 Apr 2013 13:12:39 +0000http://yasararabaci.tumblr.com/post/49087533941Likya Yediburunlar Bisiklet Turu, İkinci gün 21 Nisan 2013 http://fadike.com/?p=327 <p dir="ltr"><strong><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Giriş</span></strong></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Birinci gün 52 kilometrelik Fethiye – Sidyma parkurunun son anları birçok biniciye zor gelse de kamp alanında bizi karşılayan odun ateşinde demlenmiş semarver çay ve fındıklı-fıstıklı irmik helvası, güleryüzlü köylülerimiz tüm yorgunluğumuzu aldı götürdü. Üzerine güzel akşam yemeği kaybettiğimiz tüm enerjiyi geri getirirken kamp ateşi de Nisan ayazında içimizi ısıttı. Erken yatmanın kamp ateşi etrafında sıcak şarap eşliğinde yeni dostluklar kurulup mevcut olanların da yenilenmesiyle imkansız olduğu gecede ikinci gün rotasının zorlu olması dahi korkutmadı gözümüzü. Neticede hepimiz bu acıyı tatlı bir şekilde yaşamak için gelmiştik.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><strong><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Köy Kahvaltısı</span></strong></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr" style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Tur bilgilerine baktığımızda bir hayli uzun bir rota ile karşılaştık. Yaklaşık 80-85 Km uzunluğunda bol rampa çıkışlı ve haliyle inişli, birçok kısmı otoyolda geçen bir rota. Bunu bize unutturan haşlanmış yumurta ve patates, çam balı, yeşil ve siyah Ege zeytini, domates ve salatalık, çörek otu karıştırılmış keçi sütünden çökelek ve peynir, çaydan oluşan güzel bir köy kahvaltısı oldu.<img class="aligncenter" alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/-toZ-U5ZDkd45ienf0impFi1RkHgU6deOthkIKXMBkFJs5cFrdOjJ06HEOW-gGd4zJDWSkzIEFTYB28qFGE2LBmj8v7ullCSIX9ebrBuWwrtP6BRKQlOqLMpIQ" width="455px;" height="341px;" /></span></p> <p dir="ltr" style="text-align: center;"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Bu kahvaltı hiçbir yerde bulunmaz!</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Zira Serdar ve Aykut&#8217;un sürekli olarak ifade ettiği gibi öğlen yemeği Patara Şenliklerinde olacaktı, yani Sidyma&#8217;dan bir 40-45 Km uzaklıkta! Bu yüzden iyice besin depolamalıydık.<img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/w_f1-zclCf9RQw2BzhU7UhAZtrks_kk6PStBHdApnX5_H8-szLPYphOKwAP1NjwbPs_9N6RIQgSk60GowngI0XvszfwbhU29iDODRqe0J56NpUVwtvUdYxYsqw" width="624px;" height="468px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Kahvaltıdan sonra biraz dinlenmez gerek; hele ortada bir hamak varsa!</span></p> <p dir="ltr"><strong><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">İkinci gün: Sidyma – Letoon – Xanthos – Patara – Sidyma</span></strong></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Sidyma&#8217;dan çıkışımız yine iki grup halinde oldu, ilk grup ikinci gruptan 15 dakika erken çıktı ve bekleme alanı olarak Sidyma – Yediburunlar yol ayrımı belirlendi. Haliyle ilk çıkan grup rampalarına hızlıca indiği için bekleme yerine daha erken vardı.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Sonrasında anayolda İzzettin Köyü yol ayrımında sağa dönülerek Antalya &#8211; Fethiye otoyoluna çıkılacaktı. Ancak ilk grup rotayı karıştırmış olmalı ki İzzettin Köyünden sola dönüp bir 5 dakika kadar ilerlemiş, geri döndüklerinde ikinci grup olarak onları yakaladık ve birlikte 11. Km&#8217;de Antalya – Fethiye otoyolundan sağa girip Kabapınar Caddesini takip ederek köy yollarında ilerlemeye başladık.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Daha düz yola yeni alışmıştık ki anında Yağcılar Köyü Rampası başladı ve sabah güneşi de dört bir yanı ısıtmaya. </span><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Yavaş yavaş rakımlar yükseldikçe Pedralşörler olarak hem soluklanmak hem de ekibi toparlamak için beklemeye başladık. Geriden gelen arkadaşları da yokuş üzerinde yağmur sularının taşıyıp bıraktığı mıcırlara karşı da uyardık.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/TJ7llw6td1XXiZGsMrpXVj6KdFQh7JQ-kR2yBKw6EfdJI_6ujQaLEZ8v3Fjy1vdFLfXm8YjO4Gh2Lc4sRO-mz30zN3U68bzRib9DMSPGNXRczC1XtsNkyduuBA" width="398px;" height="531px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Yağcılar Köyü Tırmanışı, 13. Km</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">İkinci gruba rehberlik eden Murat ve Pedalşör Cannondale CaadX İbrahim&#8217;in işi bir hayli zor. Hali hazırda sıcak hava rampanın eğimi arttırmasıyla birleşince yol bisikletiyle gelen bu iki cengaverin azmine şapka çıkarttık hep birlikte; kolay değil 39/36 dişliyle rampa tırmanmak!</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/QP9FPVWoWee8WEB47v-FNpKnFtsBa_Jrg7RxKVJtiPQdJJzD2Jzcx4N3yN_qhwO_gjBl725MseJn231DWo3IcoNlohyO7V0x1PV6nkLL5v52OrAX58DkPougDQ" width="620px;" height="465px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Yağcılar Köyü rampasındaki çeşme, 17. Km</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Erken pes eden birçok arkadaş hem dinlenmek hem de ucu belli rampayı aşabilmek için bisikletlerini ellerine alıp yürümeye başladılar. Tekrar etmekte zarar yok: hepimiz neticede insanız, ne makine ne de yarış atı olmaya gerek yok. Neticede bu bir doğa ve gezi turu, yarış yapar gibi sürmek hem tehlikeli hem de fırsatları kaçırıcı. Neyse ki 17. Km, yaklaşık 250 rakımda karşımıza çıkan köy çeşmesi serinlememize ve birazcık olsa da soluklanmamızı sağladı. Güneş tepeye doğru ilerlerken yola çıkalı 81 dakika olmuş.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/mKkc8OAMlE_jeI26kuLv4NH-_BVbHFSdedvPoYBd3zgpOHSd-QPfCHddzCLKHFcRcGLRsFz_mp6wVIZZQUrRJqM4nXekZdtHshNMssy3fOpjvb9gnCfhGCONNw" width="621px;" height="466px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Yağcılar Köyü Rampası sonu</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Düşük devirle (24/28-32-36) tırmana tırmana Yağcılar Köyü rampasını bitirdik. Biraz sonra 300 rakımdan 100 rakıma dek ineceğiz, kontrolü elden bırakmamakta fayda var. Zira rüzgarı hissetmek güzel ama düşünce acıyı hissetmek hiç güzel değil. İnişte varacağımız yer mola yeri olup, yaklaşık 30 dakika dinlenme payımız var.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/xvLZqyeMGFd1HYlRNRyjrZpia2W8Ljg-6PWChEYbLtvtyx0r0piYRal5534k4iughTNCkn9KDKWTzCVPd-FysuWEehJUzc0aVxojV_zVpNEC2CFCuTYeUd0Epw" width="621px;" height="466px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Sapsarı muşmulaları görünce tadına bakmamak olmaz.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Ortalama 25-40 Km/s arası bir hızla inip 21. Km sonunda Kabapınar Caddesinden düze indiğimizde karşımıza<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Malta_eri%C4%9Fi"> malta eriği</a> (yeni dünya, muşmula) meyve ağaçlarıyla dolu bahçeler çıktı. Köylü teyzelerden izin alıp yemeye başladık Pedalşörlerden Trek Elite 8.5 Yaprak, Sedona 759 Serkan ve ben. Meyve yediğimizi gören diğer arkadaşlar da katılınca aramıza bir anda ağaçlara hücum ettik, neyse ki fazla hırpalamadan, dallarına zarar vermeden yiyebileceğimiz kadar meyve yedik ve izin veren teyzemize de teşekkür ettik.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Öyle bir coğrafyada yol alıyoruz ki toprağından bin bir bereket fışkırıyor&#8230; Yemyeşil ağaçlar, çeşmeler, apansızın yola çıkan koyunlar, keçiler, bulutlarla kaplı masmavi bir gökyüzü ve bereketin kaynağı güneş&#8230;</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/fQW5AfFNaJDfp_IkawPoY-giScmDbSjZqOxOWe4fu8ONKGeguCKediuYlhEiwOJiApZFKrAVNUWXVP7D96JPAzjNMpwQCGqwMpGcqPt92Mm_aox4Slzf32s7gw" width="621px;" height="466px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Sidyma’dan 21 Km sonra ilk toplu mola yerinde dinleniyoruz.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Biraz ilerledikten sonra Kabapınar Caddesinin bitiminden sağa dönüp Cumhuriyet Caddesine girdik ve ilk toplu mola alanında durduk, kahvede soluklanıp çay, maden suyu içtik. </span><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Murat ve Aykut&#8217;un bir 20 Km daha yolumuzun olduğu, fazla yayılmamamız gerektiğini, yayılırsak şenliğe geç kalacağımız ve öğlen yemeğinin de biteceği uyarısıyla toparlanıp tekrar cadde üzerine çıktık.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Artık Karadere Beldesi sınırları içindeyiz. Atatürk Caddesi üzerinden kahvelerde oturanların şaşkın bakışları, çocukların el sallamaları arasından ilerleyerek Bükçeğiz Mahallesini geride bıraktık. Yalnız Bükçeğiz Mahallesini boydan boya geçip Kumluova Beldesine bağlayan Atatürk Caddesi üzerinde sağlı sollu sıralanmış ağaçlar ve hemen sağımızda yer alan küçük su kanalları tepemizde bizi takip eden güneşin sıcaklığına karşın tam da ihtiyacımız olan güzel bir serinlik yaşattı bizlere.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Atatürk ve Cumhuriyet Caddeleri üzerinden Kumluova Beldesi girişinde hemen sağa dönüp Letoon Plajı Caddesine girdik. Bu sefer durağımız<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Letoon"> Letoon Antik Kenti.</a></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Sağlı sollu sıralanmış seralarla çevrili dümdüz Letoon Plaj Caddesini takip ederek ilerlerken karşımızda bir anda antik tiyatroyu görünce şaşkınlığımızı gizleyemedik! Zira gördüğümüz yapı M.Ö. 7 – M.S. 7. yüzyıllar arasında inşa edilmiş ve olağanca savaş, yıkım, deprem, doğal ve insan eliyle aşındırmalardan bugüne dek gelmiş.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/Z-g6r48ba-MWK3yNyQiNv1xycSQwLIceXL64TObgu0S-nBTmahBbbR6sZuegTQZpora2QdSwZgniHA-EkojvFfbiCCxGcSrqiT6cVPtylvUxzSU5P4XQtQU3YQ" width="621px;" height="466px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Letoon Antik Tiyatro</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">15 dakikalık bir zaman dilimi içinde Letoon Antik Kenti ören yerine sadece ayak izi bırakarak gezindik. Dikkatimizi çekenler arasında bugüne dek gelen yer mozaikleri, sütunlar, mezar taşları, ev kalıntı ve temelleri oldu. Sormadan edemeyeceğim: Millattan önce ve sonraki erken dönemde yaşamış medeniyetlerin bizlere bıraktıkları dünya mirası tarihi eserler bugüne dek geldi, hayranlıkla bakınıyoruz. Peki, bugünün insanının hangi eserleri kalacak gelecek kuşaklara?</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh3.googleusercontent.com/6aNX_hqSOw-UtLzsdBqu_NHtA4Idcq_KCNlNdPT3qo0aZZ4p1b0pKdVD83J9MRiT7pcXGGqcHka_01IL9lUqIZqRW8OxmfqNfKDxxi66fi29ZOFb6rCkS20krw" width="621px;" height="466px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Pedalşörler Letoon Antik Kenti önünde dinleniyor</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Letoon Antik Kentini görüp biraz da dinlendikten sonra ikinci durağımız Kumluova Beldesi sınırları içinde bulunan Xanthos Antik Kenti olacak.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Geldiğimiz yolu geri dönüp tekrar ana caddeye çıktık, yolu takip ederek sağa sola sapmaksızın Muğla – Antalya il sınırına paralel inişli çıkışlı düz yolda sürdük. 29. Km&#8217;de Karaköy&#8217;e geldiğimizde hemen hemen Antalya sınırları içindeydik.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Eşençay köprüsü üzerinden geçip Fethiye &#8211; Kalkan yolunun 17. Km&#8217;sinde sağa doğru 500 metre kadar tırmanıp kuruluşu M.Ö. 1200&#8242;lerle tarihlenen Likya birliğinin başkenti Xanthos Antik Kentine doğru giriş yaptık. Ören yerinde dinlenirken birçok turist kafilesi ile trekking yapanlara rastladık bol bol fotoğraf çektik.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/B9ANNDiDFeYM5t9M2CFf7LNzXOu-j9OimUw5PA7m7P77f8e9LD68FRo3zpxmoIY3HLtAJqinQUFnFbTXCfW-GCiNNeTcoId63Rm0OfgXJjsgtLzfEsU-u51GDA" width="394px;" height="525px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: 30. Km’de Xanthos Antik kentine doğru tırmanıyoruz</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Ancak ören yerini turist kafilesi gibi etraflıca gezemedik, çünkü hâlâ öğlen yemeği mola yerine ulaşmamız için bir 12 Km daha yolumuz vardı. Bu yüzden biraz da aceleci davrandık.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh3.googleusercontent.com/Y793m5evreVO_WZMuKtE31mGcVJWqVZsj8Nk9_OJU4PyrN0UFtLRInLxxg2jc4s_iNEflkSLJg46nB9YZGI4cwamfbXqw1g1UrBujo4b1Votz8w0fGj90LSzWg" width="621px;" height="466px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Düz yolda pedallamaya alışınca bir anda Xanthos’a doğru tırmanışa geçilince Pedalşörler yoruldu.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/S7tgOY0Ns5gmG4Lb1dnSBGUvzZkZbUQBV2C1soR5Ui_ZAJWxoJ5yGdpSMOTFog89t-vLQIBXvyibI3z93-XuXdFNtptw8e5N8e2KpdnwFzKnOPHjPS3BGhhH4A" width="619px;" height="464px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: İngilizlerin elinden kurtulabilen Xanthos Antik Kenti kalıntıları</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Xanthos Yolundan çıkıp rakımı neredeyse sıfırlayarak orman içinden doğayı dinleyip kırlangıç yuvalarına bakarak Antalya – Fethiye Otoyoluna girdik ve sağa dönüp ikişerli sıra halinde mola yerine doğru sırasıyla Türkiye&#8217;nin sera tarımcılığının kalbi Kınık ve Ova Beldelerini geride bıraktık.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Jandarmanın tarifiyle Antalya – Fethiye Yolu ile kesişen Yeşilköy yolunda konuşlu bir hazır beton firmasını görünce sağa dönüp şenlik alanına girecektik. Yol dümdüz ve otoyol olduğu için gerçekten de sıkıcıydı, hele arazi şartlarında sürüşe elverişli<a href="http://eksisozluk.com/entry/31587447"> arazi bisikletlerimizle</a> hem yavaş gidiyor hem de yoruluyorduk.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Antalya – Fethiye Yolu üzerinde gördüğümüz Patara 3 KM tabelasını geçip Yeşilköy yol ayrımına dek sürerken yoldaki bir seradan yükleme yapan kamyondan beş altı domates ve hıyar alıp yanımdaki Pedalşörlerle pay ettim. Derken 43. Km&#8217;de Pedalşör İbrahim&#8217;in Yeşilköy yol ayrımına çoktan varıp yol gösterdiğini gördük.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Sağdan girince karşımıza turun belki de en dik rampası çıktı. Aslında tırmandığımız rampa ne köy yolu, ne toprak yol ne de başka bir şeydi: hazır beton firması atık harçları döke döke Patara sahiline hakim bu tepenin tırmanışına yol yapmış. Ancak harç dökülürken gidip gelen kamyonların derin tekerleriyle çukurlaşan yolda oluşan kanallar bisiklet sürmeyi, dengede durmayı iyice zorlaştırdığı için rampadaki birkaç arkadaşımız hariç herkes bir noktadan sonra elde tırmandı.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/8hCvvAd1QIqf5fy4b6AXVc1g_Ainqshe5da3W66hXOrHLzJ_68QuRhuddTLa3BndrGwFcV5dxPQM5dc33ghv1fxuFclm0YLpieSAdZKw9ow7MVDtf0_K_9aPzQ" width="624px;" height="468px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Antalya &#8211; Fethiye otoyolunda sürmek sıkıcıydı</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Şenlik alanına girdiğimizde ise saat bir hayli ilerlemişti, hatta alanı terk eden kimi köylüler yemekler bitti bile dedi bizlere, ama olsun umudumuzu yitirmedik. Alana ulaşamadan davul zurnanın sesi bize kadar geldi, vardık baktık ki genci yaşlısı alanda oyun oynuyorlar, süslenmiş develer, eşekler köşelerde, kadınlar yöresel güzel kıyafetlerini giyinmiş, ağalar kasket yatırmış, gençler birbirilerine bakıyor sürekli karşılıklı; bütün köy burada sanki! Bir de Likya Bisikletlileri yemek telaşına düşmüş onca eğlencenin arasında!</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh3.googleusercontent.com/DGamC5Gag-nKI7_4bl0zLGWdNBplcyhk5hGTGQ7vKTrXTkD8tT2v74eG65P2fVnpZtCkJVfMF4cgC712nyrGh4MmR3kdMj2Csp2o73sTpdc4WXaznaPviwsLaA" width="623px;" height="467px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: 44 Km sonra Patara Şenliklerine vardık, ortalık cümbür cemaat, bir de bisikletliler!</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Yemekte tavuk soteli nohut, şehriyeli pirinç pilavı, çoban salata, su, ayran, Ege ve Akdenizin meşhur düğün, şenlik yemeği keşkek ve tatlı varmış; ancak biz sadece tavuklu nohut, pilav ve salataya kalabildik, hatta en son gelen gruba yemek dahi kalmadı, sadece tavuklu nohutla yetindiler. Bu hiç de iyi olmadı, hatta o sıcak ve toz toprak altında içecek su bile kalmadı, ikişer ikişer alanlardan istedik, sularımızı paylaştık.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Şenlik kısa sürdü ve bir anda sessizleşti ortam, insanlar dağılıyor derken orman yolunu takip ederek Patara merkezine inildiğini öğrendik. Pedalşörler olarak geride kalan arkadaşlarımız için önceden kalan ne yemek varsa alıp beklemeye başladık, gelenlerle oturup soluklandık, dinlendik. Bir ara Aykut&#8217;un orman içinde sağa dönün, sonra sola, sağa gibisinden konuşmalarını işittiysek de tam anlayamadık gürültüden tarif ettiği rotayı ve birçoğunu da kaçırdık.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Pedalşörlerden İbrahim (Cannondale CaadX 6), Levent (Sedona 711), Serkan (Sedona 759), Mert (TREK 4500), Yaprak (TREK Elite 8.5) ve Mahsus (Giant ATX Pro ben oluyorum) Patara ormanına girip geride Şafak (Scoot Sportster x30 men), Çetin (Corratec x-vert s02), İnci (TREK 3900), Nilhan (Sedona 721), Ahmad (Rockrider 8.1), Pınar (TREK FX 7.1), Gönül (Corratec x-vert s01), Özkan (Ghost SE300), Serkan (Salcano Astro 249), Işıl (KRON xc250), Selçuk&#8217;u (Scott Aspect 30) bıraktık.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Ormanlık alana girer girmez ne zamandır keyfini süremediğimiz bir arasi sürüşü yaptık, tabii ki ağaç köklerine, ormancıların kesip istiflemeyi unuttuğu odunlara, ağaç dallarına, yağmur yağıp sular aktıkça ortaya çıkan kayalara, irili ufaklı taşlara dikkat edip dengemizi yitirmeden, ayakkabılarımızın kilitlerini çözerek.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/yxm4m4Wy4I6iHb_b80B9vYCbZUJy22UbZ1HtTVgnu9zObLSxXWO38ksjLQSJUE2ze1jiUC2ENtafJhhKJKnfHU_7EeXdy-tio2M1akFoaYZ_MaR-8aNayegMlg" width="620px;" height="465px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Patara Ormanında arazi sürüşü keyfi yaşadık.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">En ufak bir hata, dikkatsizlik, gözden kaçırma büyük hatalara yol açabileceği bilincinde aramızdaki mesafeyi koruyup birbirimize göz kulak olarak ilerledik. Bir süre sonra yol ikiye ayrıldı: sol yukarı doğru ve aşağı sağa doğru. Biz yukarı doğru yöneldik, ormancılara bisikletlilerin ne taraftan gittiğini sorunca herhangi bir cevap almadığımız gib olumsuz bakışlarla karşılaşınca Aykut&#8217;un uyarısı geldi aklımıza “ilk sağdan aşağı ineceksiniz” ve devam ettik. Oysa bu yol da doğru olup kestirmeden yamacın aşağısına, ormanın sonuna gidiyormuş, bizim arkamızdan yola çıkan Pedalşörlerin bir grubu buradan deve ve eşeklerle kervan yapıp yürüyen Pataralıların ardına doğru sürmüş.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Patara Ormanının doğal güzelliklerine, arada daldan dala kaçışan sincaplara bakıp kıpkırmızı topraktan yükselen temiz havasını soluyarak bir müddet sürdük. Sağlı sollu istiflenmiş ağaç kütüklerini geride bırakıp bir yol ayrımına daha geldik ve o an fark ettik ki ormanda tek başınayız! Sağdan mı soldan mı inelim derken sesimizi duyup cevap verecek birilerini bulmak için bağırıp düdük çaldık ama cevap alamayınca da akıllı telefonlarımızdan konumumuzu belirledik, yetmeyince de geride kalan Pedalşörleri arayıp durum bildirdik, onlar da ilk yol ayrımından yukarı sapıp şenlik kervanına doğru yol alıyorlarmış. Biz de şansımızı deneyerek sol taraftan öncü olarak Levent&#8217;i yolladık ve beklemeye başladık. Şanslıyız ki Levent doğru yolda olduğumuzu bir iki dakikalık sürüş sonrasında belirtti ve manzarayı karşımıza alıp denizi görünce doğru yolda olduğumuzu anladık. Geride kalan Pedalşörleri getirmek için arkamızda İbrahim ve Mert&#8217;i bırakıp yola devam ettik; zaten görüş alanımızda şenlik kervanını görünce 200 rakımdan aşağıya doğru Likya Yolu tabelalarını gödene dek devam ettik. Peşimizden de İbrahim ve Levent gelince Patara merkeze doğru yol aldık.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/L4-ItaHqyR_cSR8ZCh6SJkghDKdKHjLCY4HtyjmdE5xVpqZDxQS7Qm5mQLX3VyoTDZONSaArmUGSENGb1cxbgNmtr7C8scjQquniAEdiXSwLUX89Vl3oFu-shA" width="548px;" height="412px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Ormanlık arazi de irili ufaklı taşlar, ağaç kökleri&#8230; <img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/zuuDq3E_2ayg0F7EmNvqVIn-U89h-_ggtb7WqUIAddzljVLOWKt_PPxNoVFD-4l53PXxCUeBt_qklsrJXLg39PGDT0h3GQOxoawUBDf2M0_LxCVNMD7WNKlz9g" width="462px;" height="585px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Patara Ormanındaki arazi, sürüş için orta sertlikte ve dikkat istiyor.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Bizim şansımız yaver gitse de ormanda kaybolup geri de kalan, hatta yanlış yollara sapıp yol bitince de bisikletleri omuzlarına alıp patikalardan tepeye ulaşıp denizi, kervanı görerek yol tayin eden arkadaşlarımız olmadı değil. Hatta Pedalşör Gönül ormanda tek kalınca Serdar&#8217;ı arayıp tur arabasıyla Patara Plajına geldi. Buradaki eksiklik hepimiz için güzel bir arazi, doğa yürüyüş ve sürüşü kazanımı olsa da bir zaaftır, çünkü kaybolan arkadaşlar panik yapabilirdi, başlarına kötü bir şey gelebilir, yaralanmalar, bayılmalar olabilirdi. Neyse ki olmamış demek de durumu kurtarmıyor, temennimiz daha dikkatli olunması.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/JDld_qjhbstjcUNbiBm4BBEcZuTDNNiML9c85GQ3kX1xPPRcVqBQZ5eHqQzvm5yhGqrpI5tvPjA_ilUNmt00N6UQldsnkSv3NvoXbmQxjr4GutsMtEdlIUrZbw" width="624px;" height="468px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Patara Ormanı artık geride kaldı.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Patara Ormanını geride bıraktık ve meyve bahçeleri arasından köy yoluna çıkıp şenlik kervanı arasına dalıp dikkatli bir şekilde ana caddeye girdik. Sidyma&#8217;dan 50 Km sonra Patara Merkeze geldiğimizde rakım artık sıfırdı ve güneş iyiden iyiye kollarımızı, burnumuzu, bacaklarımızı yakmıştı.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Tüm Pedalşörler 30 dakika arayla toplanıp bir kafede oturduk. Denize girmek isteyenler ile oturup dinlenmek isteyenler olarak ikiye ayrıldık ve dinlenmeye başladık. Bu esnada LikyaTrek ve Likya2Teker tur araçları yolda kalan, ormanda kaybolan, pes eden arkadaşları toplayıp Patara Merkezine bırakıyordu. Daha sonra Serdar&#8217;ın “bu noktadan itibaren geri dönemeyecek denli yorulanlar varsa araçlarla kamp alanına götürülecek” demesiyle yorgun birkaç Pedalşörlerin bisikletlerini sökmelerine yardımcı olduk. Patara merkezden aldığımız biraları da araçlara binenlere emanet edip sıcaktan kaçınmak için gölgeliklere sığındık tekrar.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Şenlik Kervanı merkeze ulaştığında Serkan ve ben davulun davetkar sesine daha fazla dayanamayıp insanların şaşkın bakışlarına aldırmadan kervan önüne atıldık ve oynamaya başladık; dile kolay sarı sıcak altında 50 Km&#8217;nin yorgunluğunu ne gölge ne de soğuk su, başka ne alabilir ki?</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/mm_nIOz39CjDkbQIosNPdCt9OBKKU3Me4dElju8HjSlY9o8gFq35Ap4VLhYWw2ONCaoaN0UZ2zttkQqIZC3dQWPKCpbLC7bvZeFH8RNp5TocXh0wpjIMIqVJfw" width="619px;" height="464px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Pedalşörler Patara’da dinleniyor</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Geride kalan diğer Pedalşörler ise yüzmeyi tercih ettiler Caretta Carettalara İztuzu Plajı kadar olmasa da ev sahipliği yapan koruma altına alınmış Patara Plajında.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Saat 15:30-16:00 arası yola koyulduğumuzda takip ettiğimiz rota geldiğimiz yol değil aksi istikametle Patara&#8217;dan Antalya &#8211; Fethiye Yoluna kestirme sayılabilecek sağımızda su kanallarının uzandığı dümdüz bir yoldu. Zaten doğrudan bizi Patara 3 KM tabelasının yer aldığı geliş yolundayken gördüğümüz yol ayrımına çıkarttı. Araç trafiğine dikkat ederek iki sıra halinde düzlüğe kurulmuş seralara ev sahipliği yapan Ova ve Kınık Beldelerini geride bıraktık.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Sıcaklığın gün sonuna doğru artması asfalt yolda bisiklet sürmeyi her ne kadar sıkıcı hale getirse de arabayla kamp alanına önceden çıkanlar ve denize girmeyi tercih edenler dışında kalan Pedalşörler (Şafak, İnci, Gönül, Yaprak, Çetin ve ben) ve Eskişehir (Savaş, Özlem, Yıldız), Ankara, Bursalı arkadaşlarla konuşarak ilerlemek zevkliydi. Hem dostluklar bunun için var, değil mi?</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/Q6N1i-R0mMx9hd_mrm9X6sKkncNw0WLuv9DqwkKHHI5ytGPA4-nipM8P5L_TQKgMUh-k7FeluDZd0Cz7hrOIpNCFaaMEDb-oGQTYMzurSvvSS21FGHd0dGCOaw" width="627px;" height="470px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Pedalşörler ve Eskişehir ekibi birlikte Antalya &#8211; Fethiye yolunda</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Gölgelere hasret bir şekilde Antalya &#8211; Fethiye yolunda pedallarken içimizden Saklıkent 18 Km tabelasından içeri ormanlık yola sapmak geçmedi değil; daha 60. Km&#8217;deyiz ve bir 22 Km yolumuz var. Ayak üzeri soluklanıp grubu toparladığımız da yolun karşısındaki tabelada Xanthos Yolu yazıyordu. Hiç kimsenin o yola girip de inişli çıkışlı yollara sapıp yeniden Kabapınar rampalarını çıkmaya niyeti yoktu. Sıkıcı olacağını bile bile yolu kısaltmak için Sidyma 13 tabelasını görene dek pedallamaya karar verdik. Böylece turun ilan edilmiş ikinci gün güzergahını da kendimizce değiştirtik. Sonradan kamp alanına vardığımızda bu şekilde sadece Pedalşörlerin değil yolu tamamlayabilenlerin de böyle yaptığını öğrendik ki, en mantıklı ve verimli davranış da buydu.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Şafak abi ile ağaçlarla kaplı otoyolda ilerlerken 66. Km&#8217;de yolun karşındaki ağacın gölgesi pek bir davetkardı ve icabet etmemezlik olmazdı. Dikkatli bir şekilde karşı tarafa geçip gölgelere uzanıp Patara&#8217;dan beri aralıksız 80 dakika pedal çeviren ayaklarımızı dinlendirdik, artık yolun neredeyse sonuna doğru gelmiştik ve havanın kararmasına daha 2 saat vardı.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh3.googleusercontent.com/bjFIPLjKuX-hm_Aegb9KTyNK-_m5jI31y394oqdT1rmz16ljziTXj2T7ioCwWW3DGJYv_1Q3BUG9I4Lzl3djV_UpvTn8idMwXodanxpMELCJE_jSZEL0cC3Z-g" width="615px;" height="461px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Gölgesever Pedalşörler dinleniyor</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Yanımızda bulunan incir, ballı fındık, kayısı ve üzüm kurularını yiyip su içerek enerji ihtiyacımızı giderdik, kısa bir mola sonrasında . Yoldan geçen arkadaşları da davet ettik ama devam edeceklerini söyleyince ısrardan vazgeçtik ve bize gölgesini cömertce sunan ağacımıza teşekkür edip ortalıkta çöp bırakmadan yola koyulduk. Bu esnada gücü tükenen bayanlardan <em>“Şuradan bir kamyon, traktör geçse hiç sektirmem kasasına atlar gittiğim kadar giderim”</em> sözünü duysak da önem vermedik.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Tekrar yola çıktığımızda ihtiyacımız olan tek bir çeşme diye içimizden geçirirken Eskişehir ekibinden Savaş, Özlem ve arkadaşlarının işaret etmeleriyle Şafak, Çetin ve ben çeşme başında durup kana kana buz gibi sudan içip başımızı, yanan kollarımızı serinlettik. Hatta doyamadık yine yeniden kana kana içtik.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Yolda kalmayıp bizimle gelen aslan parçası üç Pedalşör Gönül, İnci ve Yaprak&#8217;ı nerede kaldı bunlar, çıkamadılar bir türlü 20 metrelik rampayı diye beklerken bir anda yanımızdan bir traktör romörkü içinde bizlere el salladıklarını gördük! Neye uğradığımızı şaşırdık fotoğraf dahi çekemedik, o derece! Demek ki biz önden giderken Gönül ağaç dibinde dinlendiğimiz esnada sesli söylediklerini kararlı bir şekilde gerçekleştirmiş! Vallahi bravo!</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/X7xl0i-wd_Vt5NH_80xnpzENlo6YBDhUZmAOPFHA4V_unVZY_BEw7LBs6OnHtsejJfrnduSSDDhbX_4cV2bcj-JdrIPl7K79z2ph-H7xUuWAaW2zJLq8Nfe5-A" width="621px;" height="466px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Antalya &#8211; Fethiye yolu üzerinde karşımıza çıkan çeşmeden kana kana su için serinledik. Hava sıcaklığı tespitini bacaklarımızdaki yanıklardan yapabilirsiniz.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Sidyma&#8217;ya giriş yapacağımız İzzettin Köyüne doğru takip ettiğimiz Antalya – Fethiye yolunun solunda kalan Çukurincir ve Gölbent Köylerinin dibinden yükselen tepelerin ardı aslında sabah tırmandığımız Yağcılar Köyü ve Kabapınar rampalarına ev sahpiliği yapıyordu, haliyle o yolları yeniden tırmanmaktan kurtardı bizi. Bu bakımdan git git bitmiyor, sıkıcı yol gibi sızlanmaları bırakmamız lazım, zira enerjimiz bitti bitecek durumdayken kötünün iyisi her zaman dostumuzdur.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Saatimiz 17:30&#8242;u gösterirken eğimsiz yolda Letoon Antik Kentine giden yolu işaret eden tabelayı görüyoruz, sabah Letoon&#8217;a gitmek için bu noktadan içeri girmiştik. Demek ki az kaldı deyip mola vereceğimiz İzzettin Köyü kahvesine doğru son gücümüzle pedallıyoruz. Zaten bir 4 Km sonrasında Sidyma 13 Km yazan tabelayı görünce Antalya – Fethiye yolunu (D400) soldan içeri girmek suretiyle terk ediyoruz. 1 Km kadar sürdükten sonra da mola yerine varıyoruz ki bir hayli kalabalık oturmuş dinleniyor Sidyma&#8217;ya çıkan rampaların hakkını vermek için.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/dEKk_qG1Gl8kGfVTrdSBsPNyUmLZMklmQxGCDFqulK6hMNB-gh58QCppgXQWe2LhPwBL81IbGcgfK1zv-AQe-F4mQq-deqVX43kQ6oUUD6rnOM2d3QHfkqqTXw" width="617px;" height="385px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Turun 72. Km’si, karşı tepelerin ardı Sidyma<img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/ldh0VZCSI3gEkPPOV7fwxOFPYAKHxUF01XF1zz4UhvsNdZVK7KNGDTvc-PtF_dUvPJcgoUx4rk-9vt7EZ46TKP0iptwg5lVhbc_oM8p-isROKwamH4XMAGmoAQ" width="619px;" height="464px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: İzzettin Köyünde son mola, artık Sidyma’ya tırmanma zamanı geldi</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Saat 18 gibi kalkmak üzereyken bizden önce 10 kişi kadar kalkıp kamp alanına doğru pedallamaya başladı. Bu esnada Turu düzenleyen arkadaşların birkaç değil neredeyse katılımcıların yarısından fazlasını araba, kamyon, traktör ne buldularsa Patara Plajından itibaren kamp alanına taşıdıklarını gördük; içimiz gitmedi değil ama kararımız kesin: Sidyma 12 Km çıkılacak arkadaş!</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Pedalşör (yoksa artık romokşör mü demeli) Yaprak ve Gönül araç bekleyeceklerini söylediler; bu arada Çetin geride kalan Pedalşörlerle iletişim kurup onlarında kamp alanına arabayla hareket ettiğini Pınar ve Nilhan&#8217;ın ise çoktan kamp alanına taşındığını öğrendi. Kala kala yola bisikletle devam edecek 3 pedalşör kalmıştı: ben, Şafak ve Çetin.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Ancak ne olduysa oldu ve İnci bir anda “gölgelerin gücü adına ben bu rampaları çıkacağım” dedi ve hep birlikte Pedalşörlerin kare ası olarak yola koyulduk.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/kbKiLRgBZLoQ1OmUa70r27gvlOa3D8kluUHDW2h3H25hp5HNTt9iSrwZxh2ny-2PNwYNeBQiJsJfVL1cYEbYr-6U3MOsEOs_MOINT6lIWjpLAlG5Ql1bjKTgHw" width="620px;" height="465px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Şafak Abinin gençleri bile geride bırakan azim ve başarısını tebrik etmek gerek.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Sidyma – Yediburunlar yol ayrımına dek 6 Km kadar yine eski yerleşim yerlerini, sarnıçları ve yıkılmış evleri geride bırakıp bizden de hızlı giden keçilerin arkasında pedalladık. Artık bir şey kalmadı diyen Aykut&#8217;ta peşimizden geliyordu, Dodurga ve Sidyma tabelaları önünde durup biraz soluklandık hem de fotoğraf çektik. Bu esnada kamp alanına bisikletliler hızla taşınıyordu, biz de kendimizi ağır ağır taşıyorduk.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/F98e0Imrou3mThr2Vhphkg8oGIG0IPzX4mQOkqgH_CSIhC2I6ODhAOgTzHQ_PL240q2cnu4WmmaQ12kmubg60kTsN0ZlHknccouY3rBtW_de4YTQ6CorpvMOMw" width="619px;" height="464px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Her ne kadar rampaları çıkacağım dese de İnci’nin gücü Dodurga Köyünde bitti&#8230;</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Yavaş olsa da yorulma belirtileri başlamıştı. Dodurga yoluna doğru istikrarlı bir şekilde yükselen eğimli yolu tırmanırken içimden söyleniyordum: <em>“sabah bu yolu 56 Km/s ile indik, şimdiyse 6 Km/s ile çıkıyoruz!”</em> Yorulduğu belli olan İnci&#8217;yi sürekli motive ederek çekmeye başladım, vites büyüt, küçült, haydi başaracaksın&#8230; Etkili oldu da.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Gözlükkuyu köyüne doğru çıkan düz gibi görünen ama hafif eğimli istikrarlı rampayı çıkarken yorulup gücü tükenen arkadaşlarda kamyonet, traktör, minibüs artık ne varsa Sdyma kamp alanına taşındılar, yüzümüze el salladılar, biz yine devam.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/T5UbaduYqOOSwXc3ZmNg2GDakiSATP_JbMeiHLDE5aZ96-3AvvBezIn96SO4qJ14uCP3UvCE1IysE8MxO_dIcVW_rdOllaXEO18ACOx6s2dMHPVU0k9VcrM3gQ" width="626px;" height="456px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Gözlükkuyu Köyüne yol veren bu rampanın sağında yer alan manzara iç açıcı</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Gözlükkuyu Köyünü Sdyma Antik Kentine bağlayan rampa dağlar eşliğinde önümüzde yükselirken artık gün akşama kavuşuyordu (saat 19:00). Dile kolay yaklaşık 10 saattir bisiklet üzerindeyiz, bir günde iki şehir arası pedallamışız, güneş battı batacak, bizim de gücümüz bitti bitecek derken Dodurga Köyüne girdik, çeşme başında su içip beklemeden devam ettik.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/XUJ-fUzNLM9Oex8EYyQurJGGdxnnQaUH6PwKdkk0l6jhDiEdM0jaRimbt5RP3XD8VFDrHynIKBxYIrJktUpT6QyQA-zX2IAqPPQ8-pA9owKtOEVBt2UT05FJlA" width="621px;" height="358px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Siz bakmayın Sidyma 2 Km yazdığına, düz yol değil saf rampa!</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Sidyma&#8217;ya doğru ağır ağır tırmanırken tepeden aşağılara, pedallarınızın altına serilen ovaya son bir kez daha baktık, hayran kalmamak elde değil; baka baka, iç çeke çeke, güneşin son sıcaklığını hissederek rampanın düzüne çıkıp kendimizi düz yolda dinlendirerek sürdük.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Artık tek bir rampa kalıyordu geriye; görünüşü yorucu olsa da bir kere girince bitmesi bir oluyordu. Bir ara tepede durup aşağılara geride kalan Pedalşörlere ve bisikletlilere baktım, tanıdık olarak fıstık yeşili formasıyla Şafak abi ve beyaz Cannondale Lefty bisikletiyle Aykut rampa düzünde ilerliyordu, İnci ve Çetin görünürde yoktu, diğerleri de araçlarla kamp alanına taşınmıştı.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/5YZO4HjhfJ1ocZe_VmWHduJRzIRsE_QB4bqBPXxadw8GovajbSM5cFo_YjLZsD41PylKWMAv2dEa0-Zbb49iLcZoeEtL472Rb2q4v_VOh08xb4cXr8WLDG_WSA" width="621px;" height="466px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Toplam 80 Km ve 1200 rakım sonra Sidyma Köyüne girmek için son rampa</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Şafak abiyi beklemeden kamp alanına girdim. 82 Km&#8217;lik tur artık bitmişti. Bisikletimi yere bıraktığım gibi odun ateşinde demlenen çay ve fıstıklı-fındıklı irmik helvasına doğru yöneldim. Tam bu esnada LikyaTreking jipi köy meydanına yanaştı ve içinden Çetin abi atladı önce, sonrasında diğer yolda kalan, gücü tükenen, rampalara boyun eğen bisikletliler.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><em>“Çetin abi sen de mi?”</em> diye gülerek yanına koşunca <em>“Ya Mahsus, bu vitesler yok mu, çalışmadılar!”</em> cevabını aldım, güldük ikimiz ve bisikletini onca yorgunluğa rağmen topladık birlikte. Sonrasında oturup çay içerek Şafak abiyi beklemeye başladık.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/Ex6dwyXNORT2dIRQhHbg-J4-ogiE1sKGDtiS-t0DUnHBp2rZHWClH6C4jc3zqHRf4RLN22iAhiFZ92BWnRrhjhuAl2edAtMHzcZ5_FLblHuhZ1ZkO4RAe-RNEQ" width="621px;" height="466px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Yaklaşık 82 Km sonrasında helva yiyince ne yoğunluk kaldı ne de başka bir şey.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Şafak abi elli yaşını aşmasına karşın hepimizi azmi ve direnciyle şaşırttı, kendisini tebrik ediyorum. 20 kişilik Pedalşörler ekibinden sadece 2 kişi 82 Km&#8217;lik zorlu turu tamamlayabildi bisiklet üzerinde.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Gerçi makine değiliz, yarış atı hiç değiliz, sadece insanız ve hepimizin farklı dayanıklılık sınırları var; tüm Pedalşörler ve diğer arkadaşlar daha Bismillah demeden 13. Km&#8217;de başlayan Kabapınar rampalarını tırmanıp orman yolundaki sürüşleriyle, kaybolmalarıyla, Patara&#8217;ya ulaşmak için gösterdikleri azimle, Antalya – Fethiye yolunda sıcağın altında 20 Km gölgelere ve suya hasret pedal çevirmeleriyle ve bitti derken son 70. Km&#8217;den itibaren Sidyma&#8217;ya ulaşmak için rampaları aşmalarıyla&#8230; hepsi kendi sınırlarında gezen birer kahraman.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/kj7-_gLHqoEGw-N6xBWO7XLYuRAjBYMoJwIb6t03Nd0CTyR5MUQlp3n39Es_ZVuiREyDBVjqNxOIFRVCOEqZO2msaX2BgTu0IPq9tcFGXG25QfipDIsHFrpxzQ" width="621px;" height="466px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: Pedalşörler henüz turun başında mutluluklar saçıyor sabah güneşi altında</span></p> <p dir="ltr"><strong><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Akşam yemeği</span></strong></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Akşam yemeğinde bulgur pilavı, etli nohut, salata, turşu, ayran ve tarhana çorbası vardı; söylemeye gerek yok hepsi mükemmeldi yine, özellikle tarhana çorbası!</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Yine köy meydanında ateş yakılıp etrafında şaraplar, biralar eşliğinde sohbetler yapıldı, birinci gün tanışamayanlar tanıştı, dostluklar kuruldu, arkadaşlıklar pekiştirildi.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Pedalşörler olarak günün yorgunluğunu kaldığımız Fatma Teyzenin evinin bahçesindeki ocakta ateş yakıp Patara&#8217;dan aldığımız biraları, Fethiye&#8217;den getirdiğimiz şaraplarımızı içerek attık. Gecenin sürprizi ise İbrahim, Levent ve Mert&#8217;in yol üzeri aldığı sucuklar oldu! Gece gece odun ateşinde Levent ve Ahmad&#8217;ın hüneriyle sucuk mangal yapıp yedik de yedik. Hatta uyuklayan arkadaşlarımız sucuğun kokusuna uyanıp yediler de.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Sızlanmalarımız da yok değildi, ağrıyan bacaklar, yanmış kollar, sıcaktan kararmış burun ve kollar, koptu kopacak dediğimiz dizlerimiz, sürekli gidon tutmaktan uyuşan kollarımız&#8230; Ama hepsi güzel ve keyifli bir tur olduğu gerçeğini bizlere unutturmadı.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Soframıza katılan Aykut üçüncü gün rotası hakkında kapsamlı bir açıklama yaparak bizleri bilgilendirdi. Araçlar eşya taşıyacağı için yanımızda çok az eşlik edeceklerini rehberleri takip etmemizi istedi. Zaten anlattıklarını genel hatlarıyla not aldım ve birer ikişer köy evlerimize, çadırlarımıza gittik, 42 km sürecek 0&#8242;dan 1200 rakıma çıkacağımız üçüncü gün için dinlenmeye çekildik.</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh3.googleusercontent.com/Gimy1D98usDqY5IQ0EW19u9r8mx4stphkFgAe2T4n6xhZnPHjapOOC6ZTfQuG1Mh8UybJMXJDiJ4VZwOodSAWQ5XJESCYiL29AWtJyNvnJu42KxPwHNAApxjEA" width="504px;" height="672px;" /><br /> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><strong><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">20130421 &#8211; Likya Yediburunlar Bisiklet Turu 2. Gün Sidyma &#8211; Patara &#8211; Sidyma</span></strong></p> <div dir="ltr"> <table> <colgroup> <col width="264" /> <col width="360" /></colgroup> <tbody> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Etkinlik türü</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Arazi bisikleti sürüşü</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Toplam mesafe</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">79.96 Km (49.7 mil)</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Toplam süre</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">7 saat 2 dakika 17 saniye (7:02:17)</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Hareket süresi</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">4 saat 48 dakika 51 saniye (4:48:51)</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Ortalama hız</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">11,36 km/sa (7,1 mil/sa)</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Ortalama hareket hızı</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">16,61 km/sa (10,3 mil/sa)</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">En yüksek hız</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">53,14 km/sa (33,0 mil/sa) Gözlükkuyu Köyü inişi</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Ortalama tempo</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">5,28 dk/km (8,5 dk/mil)</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Ortalama tempo (hareket halinde)</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">3,61 dk/km (5,8 dk/mil)</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">En yüksek tempo</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">1,13 dk/km (1,8 dk/mil)</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">En yüksek irtifa</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">604 metre (1982 fit) Sidyma olabilir</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">En düşük irtifa</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">25 metre (81 fit) Patara Plajı</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">İrtifa kazancı</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">1323 m (4339 fit)</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">En yüksek eğim</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">%15</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">En düşük eğim</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">% -19</span></p> </td> </tr> <tr> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Kayıt zamanı</span></p> </td> <td> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">21 Nisan 2013, saat 09:32 – 19:32</span></p> </td> </tr> </tbody> </table> </div> <p>&nbsp;</p> <p><a href="http://fadike.com/?attachment_id=337" rel="attachment wp-att-337"><img class="aligncenter size-full wp-image-337" alt="Screenshot from 2013-04-26 13:18:15" src="http://fadike.com/wp-content/uploads/2013/04/Screenshot-from-2013-04-26-131815.png" width="296" height="298" /></a></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><img alt="" src="https://lh3.googleusercontent.com/yBXEKBKhbJ38xjPOYjY9kAXGD-rQUL3BI73_OOYpQBSwZV2W2aq0so_ldvcPYH-OWgNsKWbt4fM0lwD10eqXHPnoNcus6h1VInm0CZkn3hPG8ATiY-gnmPIZvg" width="539px;" height="369px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Resim: İkinci gün takip edilmesi gereken rota</span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/DPfKIIzBJ2N14ItMSuWCwEIgYoavxL_EAwiE1aDMW1X-suqrytmOfkO5oC_EUiCOoc8EX0Yp2WSo-SkSZpYOYyh0DvUngXLAkNtG7SmKu5zQTuZQKEnunyE4-w" width="600px;" height="350px;" /></b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><strong>Grafik</strong>: İkinci günün eğim grafiği</span></p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><img alt="" src="https://lh3.googleusercontent.com/IB4Rni3GUdVF6QmwEDU9Lz0UGaVrS6xMHcbEUv1FDrUtjMJOCM8Tx6_CX55wpViaBYeFAmHEruUiiffplCAKJ6Uke0BqRYClH8W1yR4N8EI1yLuNIOwzB829sg" width="623px;" height="427px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Toplam Km&#8217;leri içerir topografik <strong>harita</strong></span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/C33D0XIETi_9J3m1h5PLCSqvXSZrCGVLAspe53VhSdin-yXBxUp-e3D-Sh3Evb0-ROPpTkGosBBub9qN774PN8uRTTRGvkkYeU6UFLR1GK2ILJcD04VEj-qnVg" width="635px;" height="151px;" /></b></b></span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Sadece rota ve eğim içerir topografik <strong>harita</strong><img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/IQV_jT8JuKCo80rT-_sNRvD9tW_c4uCuRngq5fmD4ZQBc_Nb6_J5vSGH3ueFdV5ExYx4DECkaEnzDLW5Ov-QPEUN1816Yk9QiR-7dT4yvSCwt1vAwLBag4tTvg" width="559px;" height="636px;" /></span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b><br /> <img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/csL0o4c6lfyS3bEa6sva-xNUYHbfLxGbSylmRuTmccD1tahXuQ0K8xooP9ccvAzbrUlu4mx6aK1xYzBQ4klfAE8_yzHtyfn7bo4NugX_If7c7OFb1fRaPDarag" width="643px;" height="147px;" /><br /> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Arazi şartlarını içerir <strong>harita</strong><img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/KY_fI9PaAXbYREQ52BOQFQFIzItz2bzORHhCDLEy0th9i5nYI-DBu5Qo1hMwuEfQkOTVPqhA4d3gkgaDk0efVp0sf27v05SLW6op3jpqsD6hJSCUG1qZyWukKg" width="622px;" height="638px;" /></span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Turu kaydetmek için kullandığım üç farklı GPS ile gidilen mesafe ve konumu belirleyen akıllı telefon uygulaması var.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Endomondo:<a href="http://www.endomondo.com/workouts/179322428/2464277"> http://www.endomondo.com/workouts/179322428/2464277</a></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Strava:<a href="http://app.strava.com/activities/49931399"> http://app.strava.com/activities/49931399</a></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1">Google MyTracks:<a href="https://maps.google.com/maps/ms?msa=0&amp;msid=217606690072783065021.0004db2e48ab827886fb8"> https://maps.google.com/maps/ms?msa=0&amp;msid=217606690072783065021.0004db2e48ab827886fb8</a></span></p> <p><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><b><b> </b></b></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;" data-mce-mark="1"><strong>Not</strong>: Kayıtlar GPS verilerine dayandığı için farklılık gösterebilir. Örneğin bisikletime bağlı Km sayacında yaptığmıız mesafe 82 Km olarak ölçülürken GPS verileri 80 Km çıkmakta. Bu fark büyük ihtimalle rampalardaki çaprak sürüşlerden kaynaklı olabilir.</span></p> <div align="right"><div class="sharexyWidgetNoindexUniqueClassName"><div id="shr_41113282"></div></div></div><div align="right"><div class="sharexyWidgetNoindexUniqueClassName"><div id="shr_41113282"></div></div></div>Fri, 26 Apr 2013 14:16:46 +0000Fadikehttp://fadike.com/?p=327Likya Yediburunlar Bisiklet Turu, Birinci Gün 20 Nisan 2013 http://fadike.com/?p=321 <p dir="ltr" id="docs-internal-guid-00da6575-3e07-fb2c-69a0-c6ded7860c7b"><span style="font-size: medium;"><strong>Giriş</strong></span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Fethiye’de faaliyet gösteren Likya 2 Teker firmasının 20-21-22 Nisan tarihleri arasında düzenlediği Likya Yediburunlar Bisiklet Turuna İstanbul’adn Pedalşörler Bisiklet Grubu olarak neredeyse turun 1/5’i sayılacak bir çoğunlukla katılım gerçekleştirdik. Gelmesi planlanan katılımcı sayısı 100 olarak belirlenmişti, bizim katılımcılarımız Mahsus, Yaprak, Şafak, Çetin, Mert, İnci, Gönül, Pınar, Nilhan, Ahmad, Serkan, Özkan, Melike, Serkan, Işıl, Mecal, Selçuk, İbrahim, Levent ve Mesut’tan oluşuyordu. İsmi geçen herkesin en az üç günlük bir Anadolu tur deneyimi olduğu gibi hepsi de Perşembe Akşamı Bisikletlileri ve Pedalşörler’in 100 Km’den az olmayan İstanbul ve civar illeri kapsayan turlarına katılmış deneyimli sürücüler. Kamp nedir ne değildir, birlikte sürüş ve hareket etmek gibi konularda uzman olmasa da deneyimliler.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Likya 2 Teker’in düzenlediği turda her türlü konuda olarak Serdar ve Aykut’u karşımızda muhattap olarak bulduk. Haliyle övgü ve yergileri de kendilerine yazacağız.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;"><strong>Tur için hazırlık</strong></span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Tur haberini alır almaz Serdar ile telefon görüşmelerini yaptık ve biletlerimizi alıp kendi aramızda gelecek olan arkadaşlarımızdan söz aldık, kesinleştirdik ve herkes kendi iş yükünü taşıyacak şekilde örgütlendik. Neticede hepimizin amacı güzelliğiyle bizi mest edecek doğa içinde kazasız belasız ve aksaklık olmadan bir tur yaşamak. Ancak yine de hem bizden hem de organizasyondan kaynaklı unutulan, atlanan, es geçilen ve yokluğu anında belli olan şeyler yaşamadık değil.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Tur hakkında paylaşılan rota haritası zaten bol yeşillikli ve yükseltili olduğun için “ben orta-zor derecede bir turum” diye bağırıyordu. Pedalşörler olarak biz de haftasonu turlarımızı yoğunlaştırıp idmanlı bir şekilde katılımı sağladık ki, tur beklediğimizden de zor çıktı, hatta 1. Keşan &#8211; Saros Dağ Bisikleti Festivalinden (14-15-16 Eylül 2012) bile zor idi. Son ana dek çadırda kalacağız şeklinde hazırlık yaparken hem hava hem de uçakta (diğer arkadaşlar kendi arabaları ya da otobüs ile geldiler) yük taşıma sınırına takıldığımız ve Serdar’dan “uygun fiyata köy evlerinde de kalabilirsiniz” haberi gelince çadırlı kamp kurmaktan vazgeçip köy evinde kalmaya karar verdik, ancak kamp alanında çadır kurmak isteyen Pedalşörler de oldu.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;"><strong>Yanıma aldıklarımı sıralayacak olursam&#8230;</strong></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Bisiklet tamir ve bakımı için: 5 cm uzunlukta zincir, zincir baklaları, zincir tamir aleti, alyan takımı, çakı, pilli ve dinamolu fener, yedek pil, zincir yağı, pedal söküp takmak için 15-16 anahtarı, yedek hidrolik disk fren balataları, 4 adet iç lastik ve yama takımı, bar-basınç göstergeli pompa, yağ ve çamur gibi pislikleri temizlemek için parça bezler.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Sağlık amaçlı: yara bandı, ağrı kesici hap, ağrı kesici merhem, antibakteriyel, mantar, yara-yanık, antibiyotukli ayrı ayrı kremler, elastik bant, migren ilacı, tuvalet kağıdı, peçete ve kolonyalı mendil, hela temizlik kağıdı, defne sabunu, diş fırması ve macunu</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Giyim ve kamp alanı için: 10 adet çorap, polar kazak, yürüyüş yeleği, yün termal içlik, 3 adet penye, eşofman altı, yağmurluk, boyunluk, kask ve kafaya sarmak için yazma, sabah ve akşam için her güne iş çamaşırı, mayo ve mikrofiber havlu.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Bisiklet giyimi için: Üç adet üst, iki adet alt forma, termal içlik (alt, uzun kollu ve kolsuz üst)</span></p> <p><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/-AXoLn5ENQmTovQkTwVZMjxTz5jbDvNc1LPAk4mcABE07MfPyoWcVH0AsvQdyzoYva3-i-fu3ViKr2Mgl0Bg3WLtd-5DgU3TBa0LQ3USGkrpA0r2NLH3fnjIWA" width="561px;" height="421px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Likya 2 Teker önünde heyecanlı bir bekleyiş. Ortadaki bisikletli Aykut. (Fotoğraf tura katılan Adnan Toprakseven, <a href="http://www.gezginpedal.com%E2%80%99dan">www.gezginpedal.com’dan</a> alınmıştır.)</span></p> <p dir="ltr"> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;"><strong>20 Nisan &#8211; Birinci Gün: Fethiye &#8211; Sidyma</strong></span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Fethiye merkeze 5 dakika uzaklıkta kaldığımız Anka Apart Hotel ve Aliş Hotel’den ayrılıp Likya 2 Teker önüne vardığımızda dükkanın önünde bir sürü bisikletli gördük. Hemen eşyalarımızı nakliye arabasına bırakıp etrafta tanıdık yüzler olup olmadığına bakındık, gördüklerimizle konuştuk, tanımadıklarımızla tanıştık, sabırsızca bekleyenlerle ayak üzeri lafladık, birbirimizin bisikletlerine bakıp donanımlarımızı kıyasladık, tur sabahı gelecek arkadaşlarımızın yetişip yetişmeme telaşına biz de ortak olduk derken Aykut ilk duyuruyu yaptı: “bir grup önden gideceğiz ve kalan ikinci grup da otogardan yetişemeyenleri alıp yola çıkacak” Hâlâ otogarda olan üç arkadaşımızla sürekli iletişim halinde kalarak ilk grup içinde yola koyulduk.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Fethiye merkez içinden Atatürk Bulvarını takip ederek yaklaşık 5 Km halkın şaşkın bakışları içinde (çünkü hemen hemen hepsi böyle bir tur yapılacağını bile bilmiyordu) çocukların el sallamaları ve kimilerinin de bisikletleriyle bize eşlik etmesiyle anayola çıkıp fazla nizami olmasa da çoğu kez ikişerli sıra halinde araçlara da dikkat ederek sürdük ve  Çalıca Mahallesinden sağa dönerek Esenköy’ü geçip ilk rampayı tırmanmaya başladık.</span></p> <p><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/92GLqLIE4Z6gpaScnvvxuw0VA9383qvuBvpaPMqdEgCqG6LKqwKh3230NvC298Tyxg0hkFNb6sX6lkzeomRtZoiioMxiVZzzWutvDwxNi0pFWjGzgG1OD0i6Tw" width="625px;" height="416px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Daha henüz turun başında 10 Km’de Bozyer Köyünde 300 rakıma ulaştık, öğleden öncenin Akdeniz sıcağıyla yansak da havlu atmak için daha çok erken. Sabah soğuğunun ve bir önceki gün deli gibi yağan Nisan yağmurunun korkutmasıyla giydiğimiz termal içlikleri ilk ağaç gölgesinde çıkartıp yükümüzü hafiflettik. Düşük tempo ile sıcaklığın rakım ile doğru orantıda artmasıyla 16. Km’de yaklaşık 400 rakımda Gökben Köyüne ulaştık, hafif soluklanıp, su içtik, fındık-kayısı yedik, üç beş laf ettik: turun 1/3’ü bitti bile!</span></p> <p><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/z-patWDsvjRWOfwRtUAKCzxSRFYsPO1QihANr0iejW3xmAQGIw84vTxI_t6A6ajhN2iWxGoPCj8CboxPXEPw3LHTZ64hdQaTW0yrEZrITwPEXVb3f8tSVHMf8Q" width="620px;" height="465px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Gökben Köyü, 18. Km, 440 rakım</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Gökben Köyünde 440 rakımı gördükten sonra bir iniştir tutturduk, ama öyle yarışır gibi değil, güvenli ve dikkatli bir şekilde rüzgarı yüzümüzde hissederek, ağaçların, eşsiz manzara ve güneşin pırıl pırıl aydınlattığı dağların arasından 200 rakıma dek inerek 26 Km sonra Kabaağaç Köyüne girdik. Köy yolundan sağa saparak hafif de olsa tırmanmaya başladık. Buradaki köy düğününe katılan arkadaşlar molayı erken verip bir güzel de düğün yemekleri yediler. Açıkçası ben ilahileri duyunca vefat eden bir köylünün kırkı çıkmış da yemeğini veriyorlar sandım, ama bir 500 metre sonra yörenin güzelliklerini üzerine nakşetmiş köylü kadınlarını görünce Yaprak bunun aslında bir düğün olduğunu söyledi. Böylelikle burada düğünlerin böyle açıldığını, sonrasında eğlenildiğini öğrenmiş olduk.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Sıcağın öğlen saatlerinde gittikçe artması suyumuzun çabuk bitmesi anlamına geliyor haliyle. Dağlarların arasından ilerlememize karşın yol üzerinde çeşmeye pek fazla rastlayamadık ama çaldığımız kapılardan da su içip doldurmadık değil suluklarımızı. Yöre halkı çok sevimli, güler yüzlü ve yardımsever. Belki de bizim 25 dereceyi geçen sıcaklıkta bisiklete binmemize acıyorlardır!</span></p> <p><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/C-IjGLArx0t2DClAIb7jdQwliOuf4h9l9HjcujmFrl-3aemPQL4jma6xAaBxjTeAr6UofZT_iUPUsbDqTSyPWEwo3BYTddqQV44xiYo2q8UGHjdOKz4CfZho7Q" width="621px;" height="509px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Kabaağaç Köyünde bir kahvede soluklandıktan sonra inişli çıkışlı köy yollarında ortalama 18-22 Km/s ile sürmeye devam ettik ve 31 Km sonra Eşen Belediyesi içinde yer alan <a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Minare,_Fethiye">Minare Köyüne</a> (200 rakım) vardık. Minare Köyünde soluklanmadan mola yerine doğru yola koyulduk.</span></p> <p><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh3.googleusercontent.com/iuw6J_M6gVhMXBocPwWVWMUY3NUoodQIssephFueez7f2CeLEyreVIqeC7paLums0u6LZclG3PmLThgLARAwXN-eaWIfkcyhSb2t-R34t1FHNEKpw5AJHJlsaw" width="621px;" height="466px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Kabaağaç Köyü içinden geçen Pedalşörler</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Mola yeri başlangıçtan 35 Km sonra Antalya &#8211; Fethiye Yolu üzerine konuşlu bir lokantaydı. Bizleri taze yeşil fasulye, tereyağında pişirilmiş bulgur pilavı, kuru fasulye, ayran, salata ve su ile karşıladılar ki yemeklerin her biri çok güzeldi. Mutfağa girip aşçıya teşekkür etmezsek ayıp olurdu. Ayrıca yorgunluğumuzu ve 40 Km aç bilaç pedalladığımızı gören ustanın yemekleri bol kepçe verip üzerine doymadıysanız bir tabak daha vereyim deyip ikişer ikişer yemek vermesi Akdeniz konukseverliğinin cömertliğinin bir örneğiydi.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Yemek sonrası Serdar’dan kamp alanına 12 Km kaldığını öğrenince Pedalşörler ekibinden birimiz “Aaaa! Maltepe’den Caddebostan’a kadar kalmış, tıpkı PAB gibi” dese de işin aslının öyle olmadığını Dodurga’ya girdiğimizde rampaların çetin yüzünü görünce anladık, sözlerimizi de yutmuş olduk böylece.</span></p> <p><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/xzIaeshSRmFSGjijtkPrJxRqu43Fran2gdBV6RsdHugS4q2KIQtcJXjrelHm44fG85UYpcpkSA6DJ-0WyCwSdckflX147phU5Rn7g5zf_eAPSp5lmr-Nl_zzNw" width="488px;" height="365px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Pedalşörler yemek masasında<img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/OLuGQhYZDzYPduH9Kng5w9EA7EKXfNPhjkbsPwzgPSar4patjmvy1Owm7mjQ-PKt5xPIFo3NjSp_gQUvWfSqa_33m7kVFJfLNgxWZc7ghenfT8WHyK6CqZF39w" width="490px;" height="367px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Biraz da dinlenelim değil mi?</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Havanın sıcaklığı, köy yollarında ve yer yer arazide sıcak havada sürmek yormuş olsa gerek hepimizi 1 saatten fazla dinlendik ve 3 Km kadar Antalya &#8211; Fethiye Yolunda sürüp Eşen Belediyesi içine girip Sidyma &#8211; Eşen Yolu üzerinde sürdük. Dağların ardından düze inip sürmek hepimizi dinlendirdi kuşkusuz, çünkü kamp alanına 15 km kadar daha yolumuz vardı ve karşımızda ovayı çepeçevre saran dağlar tırmanılmayı bekliyordu.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Başlangıçtan 42 Km sonra İzzettin Köyü yol ayrımındaki köy kahvesinde soluklanıp çay içtik ve köylülerle sohbet ettik. Ordu misali akın akın gelen bisikletlilere çay yetiştirmekte zorlanınca kahveci ocağa geçip Pedalşörlere çay servisi yaptım, hazırlıksız yakaladık kahveciyi.</span></p> <p><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/L5uRbeEh6Ecz4aQo8vA4keuKp6wylQgnVv1aM4yVgfXXW4sgRNKOSlKv29ALYrj5em979aGiFxfOayJXi-w5UxiXgwRboJo7ZOOj_rjPsT-HLmUqI2CVqOhcYA" width="617px;" height="463px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Tekrar yola koyulduğumuzda kamp alanımız Sidyma’ya 12 Km vardı ve herkes düz yol olduğunu sanıyordu; neticede kamp alanları hep öyle olmuştur: gün içinde pedallayan bisikletliler düz yolda pedallayıp sonunda yokuş aşağı inerek kampa girerler&#8230; Ancak Serdar ve Aykut’un bizlere şakası kamp alanının doruklarda yuva yapan kartal yuvası misali dağlar arasına kurulmuş <a href="http://eksisozluk.com/entry/8232311">Sidyma</a> olmasıydı.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">İzzettin Köyünden kalkıp Sidyma’ya doğru yola koyulduğumuzda karşımızdaki dağların doruklarında güneş hâlâ bizi selamlayıp akşam üzeri içimizi ısıtıyordu, ancak yüksük yüksek tepelere tırmanmak gün sonunda bizi korkutmuyor da değildi. Ancak yollar her zaman mutlu sonla biter dedik ve pedallara asıldık.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Sidyma &#8211; Dudurga yolu üzerinde ilerlerken yaklaşık olarak 44. Km’de iki antik yapı anında göze çarpıyor. Muhtemelen antik bir hamamla karşı karşıyayız ve bir de karşısında çok amaçlı kullanılan bir taş yapı ile&#8230;</span></p> <p><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/oZeeza3tDneSVDeQl0iYkzuVA4PMX6ZJ8O_rsThT6I-oRoG6EyNZ1uJyOIiCsor9ECyiZPukFA7UacucOwfLAxe29wgN1hKBKVoh7jZ7x5gegrnIl6jSV9ReLg" width="621px;" height="466px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Sidyma Yolu üzerinde antik bir yapı.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Düz sayılabilecek köy yolunu bir 6 Km gittikten sonra sola döndük, eğer düz gitseydik Yediburunlar yönüne sapacaktık ki, bu rotayı üçüncü gün süreceğiz zaten. Sidyma 6 Km tabelasından içeri girerken çatal ağzında birikmiş çakıl taşları ile mıcırlara dikkat etmek gerek, kontrolü kaybedip yere düşmek olası.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">6 Km sonra kamp alanına ulaşmanın hayaliyle karşımıza serilmiş uzun yol ilk başta düz gibi gelse de aslında hiç de öyle olmadığını hız sayacınıza bakınca anlıyorsunuz: istikrarlı bir eğimle bir anda yükselen bu yokuşta ortalama 10 Km/s ile yol alabildik, bir de günün yorgunluğunu ekleyin üzerine. Tam da bu yorgunluğun üzerine geride kalan kader arkadaşım, sevgilim Yaprak’ı beklemek üzere dağların dibinde uzanan ovalara karşı dinlenirken çan seslerine doğru çevirdim kafamı, karşımdaki mezraada otlayan çobansız koyunları gördüm. Yaprak’da gelince 10 dakika kadar soluklanıp manzarayı seyrettik.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/CXg998qSO-3TDmGkmGV5K_ZVlImc5qDHqe-02UpYJ_dihAwIKB0PK3XXRJRmIX3473tW1nZ0I5cQAhNmL0hv9TVTyf_mTKjmZsQKLo5G8xmeViwaed93w5N9lg" width="620px;" height="465px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Dodurga Köyü mezrası</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Dodurga köyüne doğru tırmanırken yol inişli çıkışlı bir hal alsa da inişlerde kazandığımız hız karşımıza çıkan rampaları kolayca aşmamız için yetersiz kalıyordu. Bir ara karşımıza çıkan keçilerin bizlerden de hızlı yol alması moralimizi bozmadı değil, ama manzarayı, doğayı, yeşilin bin bir tonunu seyrederek yavaş yavaş tırmanmak kadar güzeli de yok. Çünkü büyük şehir insanları olarak dört bir yanımız betonlarla, kültürden yoksun yapılarla, araba gürültüsü, egzos dumanlarıyla yaşayıp bir anda doğanın tatlı yüzüyle karşılaşınca afallıyoruz.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">50 Km sonra Dodurga Köyüne geldiğimizde rakım gittikçe artmaya başlamıştı: 400 rakım. Köy çeşmesi başında köylere minibüsü ile sebze-meyve satan manavı yakalayıp muz aldık ve yaşlı bir amcayla kısa da olsa lafladık.</span></p> <p><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/X3wfWMBqYG4aqq304NB6Bs0n3g4tTwSJcZjIdD-jT7RG4PT-mgHNg4yfZjc-glPN4dl3LruwZP4PjWOlsS88lEjZeKZZ13qxbjhIvfKxocYMmANkmy_6We0Y9A" width="616px;" height="462px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Dodurga Köyü Çeşmesi başında ben ve Yaprak Keşan formalarımıza</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Geride kalan ilk iki Pedalşör Cannondale CaadX İbrahim ve Sedona 711 Levent köy meydanının girişinde göründüğünde biz de Yaprakla meydandan sağa dik yokuşu tırmanmaya başladık. Daha pedallanacak 2000 metre, tırmanılacak 196 rakım vardı önümüzde. Artık sıkı bir yemek, sıcak soğuk fark etmez bir banyo, hela ihtiyacı, tatlı yemek, akşam yemeği yemek, şarap içmek, hepsinden öte sağ salim, ufacık dahi bir aksilik olmadan Pedalşörler olarak kamp alanına varmak istiyorduk. Ama nereden bilelim yukarıya doğru çıktıkça Sidyma vadisinin önümüze serilip de bizi kendisine hayran bırakacağını?</span></p> <p><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh3.googleusercontent.com/PcYqZQ3KM-BUgUA4MP3hX1Ty2lQmffaSnWqqN3OadhpOW8SzTsINta_6z7K9zkV_BybTnMXceLWM746begYzgjt9D-tAf5tU5qkJzhUxhx82PZcwFl6IcKjJkA" width="623px;" height="467px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Fotoğrafın tam ufuk noktasına doğru yılan edasıyla kıvrılmış bir yol var, oralardan geldik işte.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">500 rakımdan manzaraya doğru İbrahim, Levent, Antalya’dan Celal, Işıl, Mecal, Yaprak, ben ve birkaç arkadaş daha itaat ederek zaten gelmişiz şunun şurasında keyfini çıkartalım dedik ve oturup konuşmaya başladık havadan sudan. Ancak hepimizin birleştiği nokta kamp alanının neden dağların ardına bunca rakımın tepesine yerleştirildiği ve hepsinden de öte Likyalıların neden bu denli ücra yerlere kentler kuruduğuydu. Cevap biraz da araştırmada saklı aslında. Öte yandan karşımızda uzanan son rampa bir hayli ürkütücü olsa da çıkılmayacak denli değildi, zira aynı yolu yarın yine çıkacaktık ve artık bundan keyif almanın zamanı geldi dedik ve Cannondale Caadx CycleCross bisikletiyle İbrahim ve ben rampa öncesi son bir düzlük bulmuşken mıcırlanmış yolda bacaklarımızı dinlendirerek sürüp tırmanmaya başladık.</span></p> <p><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/4OFN0mB6haqzjgfP4nm-7rlLCmWSnxeO8CMo-iyQ4MTkoJusRLzL7sPEFfxjPcUlxlKkXp-we3wCE9z5nkJKniLybQHu97yNteeIMP76c5SLG23XKCc-wPvP5Q" width="615px;" height="461px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Pedalşörlerden İbrahim ve Levent, Sidyma’ya doğru son iki rampada çile çekerken&#8230;</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Son rampa aşağıdan bakınca uzun, upuzun görünmesine rağmen tırmanmaya başlayınca hiç de öyle olmadığını daha ilk iki pedalda anladık ve bir anda çıktık, bitti derken karşımıza 10 metrelik rakım yükselten bir rampa daha çıktı, aştığımız zaman rakımın 590 olduğunu gördük. Artık kamp alanına doğru pedal basmadan rampa aşağı inmeye başladık. Bir elektrik direğine yazılmış yön tabelası Sidyma girişini işaret etse de ben görmeyip soldan yukarı çıktım, az ilerlemiştim ki jandarmanın ikazı ile geri döndüm ve Pedalşörlerle birlikte köye girmek için tam da yol ayrımında beklemeye başladım. Rampa çoğu kişiyi zorlamış olmalı ki eline alıp çıkanlar, vites sistemi bozulanlar oldu.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Köy meydanına girdiğimizde birçok arkadaşın oturup çay içip helva yediğini gördük, bizler için mükemmel bir süpriz oldu; özellikle de fıstıklı-fındıklı irmik helvası ve odun ateşinde semaverde demlenmiş çay günün tüm yorgunluğunu, Sidyma rampalarını, 596 rakımın çilesini bizlere unutturdu gitti. Hızımızı alamayıp iki tabak, hatta yiyemeyip yarıda bırakılan tabaklardaki helvaların da yedik.<img alt="" src="https://lh6.googleusercontent.com/RZdTmxNZH9kGKNKCWrKPvoZwuKjKpU0dzxK5Tyz-dDAssq5HCMQi6XWkOs_IKv0YxLzjtAzxQs7VY2arnvhUD6talYHNMMYPlBgHWoOF6ZQvfdxHQUveMVrAfw" width="519px;" height="390px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Sidyma Antik Kentine son rampa</span></p> <p><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/EOgeaXlOBE0Mc6HSf9kQ3DHkuKqI3uy6hJdCkPRd6S8PIw9BvptG2slotjItlymo3P79S-2NCnjDibJ79VEVXMVcid42r-eHYsRNByEgbNMfeDLmdWGwddbRKw" width="524px;" height="393px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Sidyma Antik Kentine giriş<img alt="" src="https://lh3.googleusercontent.com/A11Mb3ugdC5p-Eu_8aTat8NgdxPKewuudaZcgpwDt4nZAnI4wmEkSvMX6ITBCrTCrTBpBGKS17KenZ7LSWggfA_jYFQcJcqviM92p7q2V06nUjRaCLLPFwcQEg" width="621px;" height="466px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Pedalşörler sağ salim turun birinci gününü tamamladı.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;"> Bol rampalı, inişli çıkışlı, el ayak yakan sarı sıcaklı, yemyeşil bir 52 Km sonrası Pedalşörler olarak semaver çay ve irmik helvasında huzuru bulduk, hatta aynı tabağa iki kaşık birden salladık, yemeye doyamadık. Yapanların eline sağlık, ellerinden öpüyoruz.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">İlk gün idmansızlıktan, sıcak havadan, çekiş &#8211; fren sistemi aksaklıklarından, kimi rahatsızlıklardan ötürü birçok arkadaşımız da araçlarla kamp alanına getirildi. Bunlar olağan şeyler, hepimiz insanız, yarış atı değil.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Semaver başında dinlenme faslımız bittikten sonra kamp alanına getirilmiş eşyalarımızı alıp kimimiz çadır alanının kimimiz de kalacağı köy evlerinin yolunu tuttu. Güleryüzlü köy halkının desteğiyle kalacağımız yerlere Sidyma’nın ezelden beri bozulmamış daracık bahçe duvarlarından oluşan sokaklarından doğallığı dahi korunan taşları arasından, koyun, keçi, inek boklarına basmamaya çalışarak, kilim dokuyan, yemeni nakışlayan teyzeleri selamlayarak vardık. Banyo, bedensel ihtiyaçlar giderildikten sonra cebimize bir adet fener koyarak köy meydanına yemeğe indik. Akşam yemeğinde etli nohut, keşkek, makarna , salata, turşu, ayran vardı ki, hepsi kaybettiğimiz enerji için gerekli besin öğelerini içeriyordu.</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/DBzgBOguPg85TEKALsoxMQbQq9dt9Ft6RJtHkPAlmkipy-mKhmCVwYh5eAYjkUWUf90adZ5dCQLo0W-uZRPOOoFpWhtGXeonYIDQdb0kpjUANB5Uk3ou_gukMQ" width="624px;" height="468px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Fatma Teyze akşam yemeğimizi yaparken</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Yemekten sonra serbest zamanda hava kararmadan önce antik kent Sidyma’nın bugüne dek kalabilmiş eserlerini görme fırsatımız oldu, ama elimizi ne kadar çabuk tutarsak tutalım güneş de yorulmuş olsa gerek yerini aya bıraktı, biz de çevreyi gezme işini ertesi güne biraktık.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Köy meydanında yakılan kamp ateşi etrafında toplanıp Denizlili TREK 6300 Ercan’ın bağlamasıyla türküler söyleyip şaraplarımızı içitik, nisan ayazında içimizi ısıttık, sohbet ettik, yeni arkadaşlarla tanışıp şarabımızı paylaştık yettiğince.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Ertesi gün erken uyanıp saat 9’da hareket edilecek diye kalktık ama bu seferde kaldığımız köy evinde kimseciklere zarar vermeden ocak yakıp ısındık, ateş başında şarap içip muhabbet ettik, güldük, tur hakkında konuştuk, arabayla kamp alanına gelen Pedalşörlerimizi makaraya sardık ve birer birer uykumuz gelince de ayrıldık.</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Turun edebi hali bu, sayılarla konuşacak olursak:</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Adı: 20130420 &#8211; Likya Yediburunlar Bisiklet Turu 2013, 1. Gün</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Etkinlik türü: dağ bisikleti</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Toplam mesafe: 51,49 km (32,0 mil)</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Toplam süre: 5:34:03</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Hareket süresi: 3:47:05</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Ortalama hız: 9,25 km/sa (5,7 mil/sa)</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Ortalama hareket hızı: 13,60 km/sa (8,5 mil/sa)</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">En yüksek hız: 52,47 km/sa (32,6 mil/sa)</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Ortalama tempo: 6,49 dk/km (10,4 dk/mil)</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Ortalama tempo (hareket halinde): 4,41 dk/km (7,1 dk/mil)</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">En yüksek tempo: 1,14 dk./km (1,8 dk./mil)</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">En yüksek  irtifa: 595 m (1953 fit)</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">En düşük irtifa: 22 m (73 fit)</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">İrtifa kazancı: 1301 m (4267 fit)</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">En yüksek eğim: % 19</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">En düşük eğim: % -58</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Kayıt zamanı: 20 04 2013 10:05</span></p> <p>&nbsp;</p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Turun GPS kayıtları</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Endomondo: <a href="http://www.endomondo.com/workouts/179132102/2464277">http://www.endomondo.com/workouts/179132102/2464277</a></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Strava: <a href="http://app.strava.com/activities/49709747">http://app.strava.com/activities/49709747</a></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Google MyTracks:</span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;"><a href="https://maps.google.com/maps/ms?msa=0&amp;msid=217606690072783065021.0004db192ad472b682f5e">https://maps.google.com/maps/ms?msa=0&amp;msid=217606690072783065021.0004db192ad472b682f5e</a></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Turun rotası:<img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/EkUlcsVbbZd9-Tzmw3GgAtPb50WhFlntSWyCexMwH8AoJQddGZ57O2a48PR6_TvQiOpNBvYoM7FVe1Ni4yNy3RFzIs-eQgT97axQF5DO59dYQ3gGCy4YY_xJSQ" width="642px;" height="665px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">Turun eğim grafikleri:<img alt="" src="https://lh5.googleusercontent.com/waANM3ugHpMZbW4oNmrgth38s9nDDOch0cMpsZhDwcWH6CReyXt-YVrFjGIKO9aMlMGEyreFUW4UiEo4hlBsAN-aLyCwyA46NZ3dwbnBfuQ6GbcFe8waHGHeXQ" width="610px;" height="352px;" /></span></p> <p dir="ltr"><span style="font-size: medium;">görüleceği gibi en yüksek rakım 596</span></p> <p><span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh3.googleusercontent.com/8T8QbkGAUCPNhYIKvnUFRmPGkvi17in-DjgPZs5HOp3gIxOlfjSd2j6LsikyVqafnBu6ITGvgLV02zC8k4PRR0Exa3Z_E6TH5vnJLE2N8H_r5BkluHnYGz3dmg" width="615px;" height="179px;" /></span><br /> <span style="font-size: medium;"><img alt="" src="https://lh4.googleusercontent.com/NFB9SemBMLVUsw0rAv-E0TalWHQtHgt9m6u-TwaMGE8Is_RF6bZw3xNJQdQyp55JsI2G2_9jjHoxWG5aaJY2m2pSXCD43KIR5A02n-Z5vtC0s7b5hhWg3c_x1A" width="617px;" height="203px;" /></span></p> <div align="right"><div class="sharexyWidgetNoindexUniqueClassName"><div id="shr_25508665"></div></div></div><div align="right"><div class="sharexyWidgetNoindexUniqueClassName"><div id="shr_25508665"></div></div></div>Wed, 24 Apr 2013 21:54:52 +0000Fadikehttp://fadike.com/?p=321